Paranın değeri; tarihte ilkin krallardan başlayarak soylu sınıfların bir kâğıt parçasına ya da madene atfettiği güven üzerinden tayin edilmiştir. Para, ardından genel kabul görmüş ve nihayet zamanları aşabilme kabiliyetiyle hem evrensel, hem de çağlar ötesi bir 'geçer akçe'ye dönüşmüştür.
Zamanımızın değer tayin edicisi ise 'piyasa' denilen o soyut varlığın yanı sıra insanlık üzerindeki etkisini giderek artırmakta olan teknoloji. Bitcoin bunlardan ikincisinin ürettiği dalgalar üzerinde yükseldi ve 'kripto anarşinin geçer akçesi&ne dönüştü.
Sanal bir varlık olsa da Bitcoin, maliyetsiz değil. Şubat 2021 itibarıyla dünyada Bitcoin için harcanan enerji ülkemizin yıllık elektrik kullanımının yüzde 40'ını aştı. Cambridge Üniversitesi'nin hesaplamasına göre Bitcoin üreticileri dünyada en fazla elektrik üreten 29 ülkeden sonra 30. sırada. 'Teknoloji tanrısı'nın rastgele dağıttığı ödülleri toplamak için hangarlarda muhafaza edilen dev bilgisayarlar kullanıldığı müddetçe Bitcoin'in elektrik faturası asla düşmez.
GİZEMLİ MUCİT BİTCOİN ZENGİNİ
Dünyanın ilk kripto para birimi ve blok zinciri Bitcoin, kim olduğu meçhul teknoloji soyluları tarafından dolaşıma sokuldu. Bitcoin'i teknoloji soyluları icat etti ama şimdi kripto para; berberde, kahvehanede kendi hayatına sihirli bir değneğin dokunmasını isteyen herkesin hayatının içinde. Öyle ki geceleri uyumak üzere gözünü kapattığında, gün boyunca izlediği için gözünün önüne istemsiz gelen Bitcoin'in anlık yükseliş-düşüş grafiklerini zaruri sinema gibi izlemek zorunda kalanlar var.
(Satoshi Nakamota adlı bir mucitten söz ediliyor ama gerçek kişi olduğu bile şüpheli. İsminin şaşırtmaca olduğu, bir Japon olmadığı ve şifreleme uzmanı olduğu görüşü yaygın. Nakamoto'nun yaklaşık 1 milyon adet Bitcoin'i olduğu sanılıyor. Şubat 2021 fiyatı baz alındığında yaklaşık 57.7 milyar dolarlık bir servete tekabül eder bu. Nereye götüreceksin arkadaş, kefenin cebi yok ki.)
Ekonomiden, siyasetten ve teknolojiden hakkıyla anlayamayanlar için kumar gibi bir şey. Yakında Bitcoin intiharları yaygınlaşırsa şaşırmayın. Prototipleri görülmeyen başlandı bile.
PARA, PARA OLALI BÖYLESİNİ GÖRMEDİ
Bütün bu yaşadığımız süreçleri Timothy C. May'in 1988 gibi bu tür işler çok erken bir yılda yayınladığı manifestoyu bilmeden anlamak mümkün değil. Kripto Anarşist Manifesto adı verilen bu manifesto, hepi topu bir A4 kâğıdı boyutunda, hacimsiz ama öngörüsü yüksek bir metin. 2018'de ölen Timothy C. May, daha o dönemde anarşizmin bilişim yöntemleri aracılığıyla uygulanması kehanetini gündeme getirmişti ve bunda da haklı çıktı. Şöyle diyordu:
"Yükselen bilişim piyasalarıyla beraber, kripto anarşi sözcüklere ve resimlere aktarılabilecek tüm malzemeler için likit bir piyasa yaratacak. Ve tıpkı dikenli tel gibi önemsiz görünen bir icadın ABD batı sınırında bulunan büyük çiftliklerdeki çitlerin kalkmasını olanaklı kılması, dolayısıyla buradaki mera ve mülkiyet hakkı kavramlarını sonsuza dek değiştirmesi gibi, matematiğin sır dolu bir dalının geliştirdiği bu önemsiz görünen keşif de fikri mülkiyetin etrafındaki dikenli telleri söken tel makası olacak. Kalk, dikenli telli çitlerinden başka kaybedecek bir şeyin yok!"
Bu bildiriyle aslında May, hem anarşizm tehlikesine dikkat çekti, hem de dijital âlemde mülkiyet, ilk hücum edenlere ait olacak diyerek bugün müşahede ettiğimiz 'dijital anarşinin' teşvikçilerinden oldu.
Lidyalılardan beri para, para olalı böyle bir şey görmedi dense yeridir. Bitcoin, hakikaten 'piyasa' denilen o sözde tanrının tılsımını bir nebze de olsun bozdu. 'Piyasa tanrısı'nın yerini 'teknoloji tanrısı' alırsa neler olabileceğinin fragmanını gösterdi bize. Devletlerin esamesinin okunmadığı, anarşinin kol gezdiği, sosyal güvenliğin yok olacağı bu teknolojik gelecek pek umut vadetmiyor. Düzenin her türlüsü, anarşiden yeğdir. Öyle ama düzenden umduğunu bulamayanlar da dijital âlemdeki kaostan kendi düzenlerini kurmaya çalışıyorlar. Boşuna değil, düzenden memnun olmayan alt sınıfların bu furyanın peşine daha çok takılması, boşuna değil.