NATO'nun gizli orduları... İsviçreli akademisyen Daniele Ganser'ın doktora tezi olarak hazırladığı NATO's Secret Armies adlı çalışmasının adı. Ganser bu tanımı NATO ülkelerinde örgütlenmiş gladyo yapılanmalarını tarif etmek üzere kullanmıştı.
Başat gücü sözüm ona stratejik müttefikimiz olan askeri örgütün bugünkü iki yüzlü faaliyetlerini hakkıyla anlattığı için günümüzde geçerliliği olan bir ifade. Biraz açalım: Fetullahçı Terör Örgütü'nün, NATO'nun yeni gladyosu olarak Türkiye ve giderek Orta Asya, Afrika bölgelerinde faaliyet gösterdiği sır değil. NATO, FETÖ'den sonra Türkiye'ye karşı kullandığı yeni bir orduya daha sahip: PKK/PYD. Türkiye şimdi bu orduyu Afrin'den başlayarak sınırından süpürme harekâtı başlattı.
Öyle bir zamandayız ki, sözde müttefikiniz size karşı gizli, açık ordular kuruyor, onları örgütlüyor, silahlandırıyor ve sonra size karşı kullanıyor. Önce FETÖ'ye ele alalım: FETÖ-gladyo ilişkisinin aydınlatılması, NATO'nun Türkiye ile ilişkilerinin kodlarını çözmek açısından önemli. Bu konuda 15 Temmuz'dan sonra ciddi mesafe kat edildi. Devletin arşivindeki bilgi notları, komisyon raporları ve iddianamelerden oluşan külliyat bize gösteriyor ki FETÖ, gladyonun yeni sürümü. Bir başka deyişle yeni-gladyo.
MİT'in, TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'na gönderdiği 22 Mayıs 2017 tarihli yazıdan alıntıyla devam edelim:
"FETÖ/PDY'nin lider kadrosunda yer alan Mustafa Özcan'ın 10/10/2013'te F. Gülen'i; MİT Müsteşarlığı'nın ABD'de örgüte karşı yürüttüğü faaliyetlerden 'irtibat kanalları' aracılığıyla haberdar olduğundan bahisle uyarması örgütün yabancı istihbarat servisleriyle ilişkisi bağlamındaki somut/ spesifik vakalardan biridir."
FETÖ'nün yabancı servislerle iltisakı yalnızca MİT'in değil, tüm Türkiye kamuoyunun bildiği bir şey. Ancak ülkemizin istihbari manada tamamen NATO/ABD güdümünde olduğu dönemlerden bu alanda kısmen bağımsızlık kazanabildiğimiz bugünlere uzanan 40 yıllık bir evrim süreci var. FETÖ ile mücadelenin başlamasının nedeni de Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde siyaseten ve sonra askeri, istihbari manada bağımsızlaşmaya başlaması.
1970'li yılların MİT'i, tarihsel koşullar gereği NATO/ABD ve dolayısıyla gladyo ile iyi geçinen bir teşkilattı. Çünkü tıpkı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) gibi onun etkisindeki MİT de esas olarak NATO'yu 'üst akıl' kabul eden bir kurumdu.
NATO'NUN AÇIK ORDUSU: PYD
FETÖ-gladyo ilişkisinin izini sürmek için 1950, 60, 70, 80 ve hatta 90'lı yıllardaki ABD-Türkiye bağlantılarının şifrelerini çözmek şart. NATO'nun, Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye başta olmak üzere kendi üyesi olan ülkeleri denetlemek üzere 1950'li yıllarda kurduğu gladyo örgütlenmesi, 1990'lı yıllarda İtalya başta olmak üzere kimi Avrupa ülkelerinde tasfiye oldu. Aynı yıllarda Türkiye'de ise gladyo el değiştirdi. ABD/CIA, bir False Flag (Sahte Bayrak) operasyonu örneği olarak kurup büyüttüğü örgütü, FETÖ'yü eski gladyo yapısının yerine yerleştirdi.
NATO, daha doğrusu ABD, FETÖ'yü içeriden bir gladyo unsuru olarak devletimizin içine ektikten sonra 15 Temmuz'da ülkeyi tamamen ele geçirmeye çalıştı. Başarılı olamadı. Bu yüzden, ilk ordusu yani FETÖ'ye tasfiye edilmeye başlandığı için bu kez harici ordusu olan PKK/PYD'yi devreye sokmaya başladı. PYD, NATO'nun başat gücü ABD'nin ordusudur. Türkiye de NATO'nun hem gizli (FETÖ), hem de açık (PYD) ordusu ile savaşacak cesarete, kararlılığa ve güce sahiptir. Ve paradoksal biçimde bu savaşın sonucu, yalnızca Türkiye'nin tam istiklâlini değil, NATO'nun istikbalini de belirleyecek.