"Savaş, bütün şeylerin babasıdır" diyordu Antik Yunan filozofu Efesli Herakleitos. Ne var ki burada kasettiği, evrenin karmaşık diyalektik düzenini sağlayan 'doğal karşıtlar' arası savaştır: Yaşam-ölüm, gece-gündüz, geçmiş-gelecek gibi... Bu doğal karşıtlıklara insan- tabiat karşıtlığı da eklenebilir. Çünkü rahmetli Ünsal Oskay'ın belirttiği gibi şiddet, insanın insanla ilişkisinden önce insanın doğayla ilişkisinde başlıyor. İnsanın insanla savaşı ise medeniyetler ve imparatorlukların kurulmasından sonra...
SEKİZ DEĞİŞKEN belirleyici
Malum olduğu üzere 24 Kasım'da NATO tarihinin en büyük olaylarından biri yaşandı. Türkiye, Rus SU-24 savaş uçağını sınırımızı ihlal ettiği için düşürdü. Ve tıpkı uçağı -egemenlik hakları ihlal edildiği gerekçesiyle- düşürdüğü gibi iki ülke arasındaki diplomatik gerilimden kaynaklanan tansiyonu da düşürüyor. En azından böyle yapmaya gayret ediyor. Üç Boyutlu Portre'de bu hafta Türkiye-Rusya gerilimiyle yakından alakalı ilginç bir konuyu işleyeceğiz. Çalışma, kamuoyuna ilk kez bu köşeden duyuruluyor. Konu başlığı, Türkiye, Rusya ve İran gibi ülkelerin milli güçlerinin matematiksel seviyesi. Herkesin kendi gücünün sınırlarını bilmesinde fayda var. Barışı muhafaza etmenin yollarından biri de bu çünkü.
Bahse konu çalışma, Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman ve öğrencisi Yrd. Doç. Dr. Naci Ünal tarafından yapılmış. MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal da çalışmaya katkı sağlamış. Yarman'ın pek bilinmeyen bir özelliği de geçmişte yaklaşık 10 yıl süreyle Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) danışmanlık yapmış olması. Kırk yedi sayfalık çalışmanın tam adı Stratejik Karar Verme Modülü ile Milli Güç Unsurlarının Kıyaslanması. Yarman ve Ünal, her ülkenin gücünü matematiksel bir vektör olarak düşünmüş ve hangi ülkenin ne kadar kuvvetli olduğunu bazı değişkenlerle hesaplamış. Değerlendirmeye alınan ülkeler Türkiye ve komşuları: Rusya Federasyonu, Gürcistan, İran, Irak, Suriye, Yunanistan ve Ermenistan. Hesaplamada sekiz ana değişken kullanılmış:
İnsan gücü, ekonomik güç, coğrafi güç, siyasi güç, askeri güç, toplumun sosyo-psikolojik gücü, teknolojik güç ve istihbarat gücü. Yarman'ın formülünde istihbarat ve askeri güç değişkenleri ciddi birer çarpan olarak yer alıyor. Geri kalan değişkenler çarpanların üzerine toplam bir lineer (doğrusal) vektör olarak ekleniyor. Her bağımsız değişkenin katsayısı da ayrı. Mesela ekonomik güç ile toplumun sosyo-psikolojik gücünün katsayısı bir değil.
Yarman ve Ünal, MG kısaltmasıyla simgelenen Milli Güç kavramına dair rakamsal değerlere karmaşık matematik formülleriyle ulaşmışlar. Milli Güç kavramı ise Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nin tanımlamasıyla açıklanmış. Buna göre MG, bir devletin milli menfaatlerini sağlamak ve milli hedeflerini elde etmek için kullanabileceği ekonomik, askeri, siyasi, insani, coğrafi, sosyo-kültürel, psiko-sosyal ve bilimsel-teknolojik gibi alt güçlerden oluşan maddi ve manevi unsurların toplamı. Zaten Sıddık Hoca'nın, ülkelerin güç vektörü hesaplamasında kullandığı sekiz değişken de aşağı yukarı bu başlıklardan oluşuyor.
TÜRKİYE İRAN'DAN GÜÇLÜ
Gelelim en çarpıcı kısma, yani hesaplamanın sonuçlarına... Rusya güç değerlendirmesinde Türkiye'nin komşuları arasında ilk sırada. Onu Türkiye takip ediyor, üçüncü sırada ise az bir farkla İran var. Yarman ve öğrencisinin hesabına göre eğer Türkiye ile İran güçlerini birleştirirse (ki dünyanın, bilhassa da Batı ve Rusya'nın bundan çekindiğini düşünüyor Sıddık Yarman) bu durumda Rusya kadar büyük ve kapsamlı bir güç vektörüne erişmiş oluyorlar.
Rusya ise tek başına Avrupa Birliği'nin gücünü tartabilecek seviyede. Rusya'nın en büyük problemi zayıf nüfus. Devasa yüzölçümüne sahip bu ülkenin nüfusu sadece 144 milyon ve bu nüfusun yaşlılık, alkolizm gibi etkenlerden ötürü çok verimli olduğu da söylenemez. Bununla birlikte uçsuz bucaksız Rus topraklarının altında yatan doğalgaz ve petrol rezervleri nüfus açığını kısmen kapatıyor.
Sıddık Yarman'ın hesabına göre Türkiye, İran ve Rusya bir araya geldiğinde dünyanın tartışmasız süper gücü ABD'nin gücünü tartacak seviyeye geliyorlar.
Yarman, çalışmasının sonuçları bağlamında Türkiye-Rusya gerilimini değerlendirirken, "Son yaşanan olaylardan bir mühendis olarak 'Türkiye zararlı çıkmayacak' diyorum. Yine bir mühendis olarak Cumhurbaşkanımızın tutumunu beğeniyor ve doğru buluyorum" diyor. Yarman, Türk insanının 2000'li yıllardan önce aldığı eğitimin etkisiyle komşu ülkelerin güçlerini değerlendirmede objektif olamadığını dile getiriyor ve diyor ki, "Yunanistan ve Ermenistan'ı yıllarca güçlü, İran'ı güçsüz zannederdim, yanılmışım." Yarman, "Biz bu hesapları yaparken siyaset bilimi uzmanı olarak değil, matematik modelci olarak yaptık. Suni olarak ortaya çıkan Türkiye- Rusya gerginliğini, çıkarlar bazında örgütlenmiş dış siyasetin uzun süre yönlendirmesi akılcı olmaz. Bu durum ne Rusya'nın yararınadır, ne de Türkiye'nin..."
Sıddık Yarman'ın bu görüşüne katılmakla birlikte bir ekleme yapalım ve yazıyı noktalayalım: Fiili çatışma hallerinde daha büyük güç, kendisinden daha zayıf olanı tabiat kanunları gereği alt eder. Ancak soyut çatışmalarda (diplomatik gerilim gibi) haklılık, siyaset üretebilme gücü ve 'intelligence' (hem zekâ, hem istihbarat manasıyla) gibi faktörler belirleyicidir. Türkiye an itibariyle kazançlı. En azından bölgesi yangın yeri iken iç savaşlar şeklinde tezahür eden savaşlardan kendisini koruyabildiği için... Bazı savaşları kazanmanın yolu, savaşa hiç girmemekten geçiyor.