İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın (İKSV) düzenlediği 4. İstanbul Tasarım Bienali dün itibarıyla keşfe açıldı. Evvelki akşam İstiklal Caddesi'ndeki Hollanda Başkonsolosluğu'nda gerçekleşen resepsiyonda aaa, bir baktım Gastronometro standı. Bu isim geleneksel ama yenilikçi, hikâyeli ve lezzetli lokmalar demek benim için. Peki ne işi var ki Gastronometro'nun burada? Bu yıl Okullar Okulu başlığıyla gerçekleştirilen 4. İstanbul Tasarım Bienali'nin meğer tema sponsoru olmuş Metro Türkiye. Bilin bakalım hangi temaya? Tüyo verelim: 4 Kasım'a kadar altı farklı mekânda sürecek bienalde alfabetik sayarsak Akışlar Okulu, Bozum Okulu, Dünya Okulu, Ölçekler Okulu, Sindirim Okulu ve Zaman Okulu yer alıyor. Ve evet, Metro Türkiye'nin tema sponsoru olduğu da sondan bir önceki. Anadolu'nun kadim yemek kültürüne sahip çıkıp onu yukarı çekme misyonuyla yol alan Metro (ve medarıiftiharı Gastronometro), Studio-X İstanbul'daki Sindirim Okulu'nda Yiyecekler ve Gelenekler tema sponsoru. Yemek kültürü ve geleneklerini, gıda tedarik zincirindeki farklı aktörlerin ilişkilerini ve çevresel etkileri sorgulayacak olduğu vaadi var bu okulun.
OĞUL TÜRKKAN'DAN KAHVE
Metro Türkiye bir de tasarım yarışması başlatıyor bienal kapsamında. Sloganı: Tasarımı Kaşıkla. Mutfağın demirbaşlarından olmakla kalmayıp Anadolu'da bereketin ve ilanıaşkın sembolü de olan tahta kaşık etrafında dönüyor bu yarışma. Bienalde tuzu olsun isteyenler, Kütahya'nın Gediz ilçesine bağlı Saruhanlar Köyü'nde el ustalığıyla oyulan tahta kaşıklardan alıp (Metro mağazalarından) istedikleri gibi boyayarak, süsleyerek, dönüştürerek kendi tasarımlarını oluşturuyor. Sonrası yarışma, ödül, sergi... Hiç fena değil. Küçükçiftlik Park'tan da cumadan beri kahve kokusu yükseliyor. Adı İstanbul Coffee Festival olan kahve şöleni bu akşam bitecek. Pazar sabahı burada ayılmak ve bu benzersiz çekirdek etrafında dönen muhabbet ya da atölyelere katılmak iyi fikir olabilir. Saat 16:00 ile 16:45 arasında Oğul Türkkan Nespresso Yeni Master Origin kahveleriyle bir workshop düzenliyor mesela. Kelimenin 'çalıştay' olan Türkçesini kullanırsak biraz sevimsiz gelebilir ama Türkkan'ın eğlenceli anlatımıyla zevkli geçme ihtimali çok yüksek.
12-14 EKIM BEREKETİ: ADANA-ANTALYA
12-14 Ekim tarihlerinde Adana'yla Antalya sıkı rekabette olacak. İlkinde 2. Adana Lezzet Festivali düzenleniyor (ikincisi için aşağıya ininiz). Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın himayesinde, Adana Valiliği'nin ev sahipliğinde yaşanıyor olaylar. Gelenekselin Gücü Adına temalı bu festival, adından da anlayacağımız gibi Adana'nın geleneksel mutfağını merkezine alıyor. Yerel değerlerine, şeflerine, üreticilerine ve evlerde yaşatılan mutfak kültürüne odaklanıyor. Gastro şovlar, renkli tezgâhlar, tadımlar, sohbetler, atölyeler... Faaliyet bol. Hem Adana'nın mutfakla ilişkisini anlatmaya da kelimeler kifayetsiz.
ULUSLARARASI MEZE FESTİVALi
Eylül ve ekim ayları Antalya'nın zaten en lezzetli zamanı; ısı ve nem insani ölçülere inmiş, deniz çay-çorba olmaktan çıkmış... Tahinli piyazla yanık dondurma nemize yetmez ama bir de üstüne meze festivali gelirse, tadından yenmez. 12-14 Ekim'de o da var işte: 2. Uluslararası Meze Festivali. Farklı ülkelerden mezeleriyle nam salmış mekân ve şefler, Akra Otel'de ağız tadını önemseyenlerle buluşacak. Bizden isimler arasında Ali Ronay'dan Hazer Amani'ye, Emre Çapa'dan Umut Karakuş'a, bilip takdir ettiklerimiz var. İlave olarak da merak ettiklerimiz: İspanya'dan Ruben Arnanz, Lübnan'dan Joe Barza, Girona'dan Pere Planaguma ile Prin Polsuk, Suriye'den Mohamad Orfali, Mısır'dan Mustafa Seif... Yani meze kültürünü önemseyen topraklardan gelenler. İnsanın yaza seslenip "Ben bitti demeden bitmez" diyesi ve kapanışı ekimde Antalya'da yapası geliyor.