Sert elma mı daha iyidir, kumlu mu? Etin yumuşağı mı makbuldür, serti mi? Turşunun çıtırı mı, pamuğu mu? Galetanın gevreği mi, gevşeği mi? Bunlarda cevap değişmez, daima A şıkkı kazanır.
Ama bu konuda insan çok kararsız kalıyor: Lokma, minik minik, cam gibi ve çok çıtır mı olsun? Yoksa biraz daha büyücek, dışı yine fevkalade çıtır ama içi köpük mü olsun? Tamam, her ikisi de sıcak, söz!
A grubunu Cunda'ya yollamak isterim. 'Lokma İmparatoru' lakaplı Saki döküyor, döktürüyor. Hap diye suyla yutulabilir ebatta lokmalar, çıtırtı üst düzey, önünde her saat kuyruk... Hem damağa, hem göze: Lezzet de süper, şov da.
B grubunu ise Büyükada'ya göndermek isterim. Ali Baba'ya otursunlar, önce altlık olarak biraz meze, mutlaka peynir kroket ve balık yesinler. Sonra çocuklardan köşeye lokma söylemelerini rica etsinler. Önce iki porsiyon, sonra erkeklerin muhalefetine rağmen üç, dört diye delirsinler!
Buradaki lokma daha iri, ortasındaki deliğiyle halkamtrak (Yassı şeftaliyle benzeşiyorlar!)... Cunda'dan daha az tatlı. Dışı çok çıtır, içi pamuk, köpük, rüya!
Hangisi peki, o mu, bu mu derseniz, cevabı çok zor. Hem o hem bu!