16 ŞUBAT PAZARTESİ
BAŞIN SAĞOLSUN NUTELLA!
Nutella yetim kaldı; babası sizlere ömür. Çikolata ve şekerlemede dünyanın ilk birkaç üreticisinden olan Ferrero Grubu'nun (Nutella, Kinder, Ferrero Rocher...) sahibi Michele Ferrero hayatını kaybetti. 1946'da İtalya'nın Alba kasabasında anne babasının pastaneden fabrikaya çevirdiği markayı dünya devi haline getiren adamdı. Forbes dergisinin listesinde yedi yıldır İtalya'nın en zengin işadamı olarak gösteriliyordu. Dünya sıralamasında da ilk 100'ün içindeydi. Şık bir başarı öyküsü, deli bir servet ve Monte Carlo'da son bulan 89 yıllık bir ömür... Lezzetli, tatlı bir hayat olmalı... Gözü arkada kalmasın, Nutella'yı kurda kuşa yedirmeyiz, huzur içinde uyusun!
17 ŞUBAT SALI
HATİCE TEYZE'NİN KUDRETİ
Bir ahbabım dedi ki "Bizim doğal ürüncü bir arkadaşımız sana bir paket yollamak istiyor." Karın en masallardaki şekil yağdığı dakikalarda kargo geldi; baktım baloncukla kaplanmış birkaç kavanoz, küçük bez torbalar içinde bulgur ve mercimek, sekiz-on mandalinayla limon, bir de mektup... Boğazım ağrıdığı için henüz limon sıkıp içmiş, sulu çıktığı için sevinmiştim. Kutuda o an en ilgimi çeken şey, doya doya patlatacağım baloncuklu naylonlar oldu açıkçası! Birkaç saat sonra dedim ki dur şu mektubu okuyayım. Üç tane de mandalina aldım kutudan. Fakat bir tuhaflık vardı: Mandalinalar çok uzun zamandır rastlamadığım kadar mandalina kokuyordu! Çekirdekli fakat şaşırtıcı derecede tatlı ve lezzetliydi. Nasıl anlatmalı bilmiyorum; mandalina konsantresi gibiydi! Elimdeki şahane koku, yıkamama rağmen çıkmadı. Paşabahçe'nin mandalina kolonyası da neydi, bu onun kat be kat fevkindeydi. "Her şeyi geride bırakıp Bodrum'da yaşamaya başlayalı tam dört yıl oldu" demiş Işıl Tan, mektupta. "Toplamda sekiz yıllık araştırmalarım, dört yıl da deneme-yanılmalarımla nihayet sonuç alabildiğim ve anneme ithaf ettiğim yöresel tarım uygulaması yapan 'Hatice Teyze Doğal Ürünler' markamız hayat buldu. Her doğalın sağlıklı olmadığını, her sağlıklının lezzetli olmadığını düşünüyoruz. Ürünlerimizde doğallığı şart koşuyor, hem sağlıklı hem lezzetli olmazsa olmaz diyoruz. Yıllardır köy köy dolaşıyorum, kekik toplamaya gidiyorum, en güzel domatesi bulup ağaçlara henüz ilaç vurulmamış meyveleri, hem lezzetli hem sağlıklı ürünleri tek tek keşfediyorum. Biraz da mutfakta yaşıyorum. Benim gibi ürünlerim de samimi ve bir o kadar da profesyonel şartlarda gelişiyor, büyüyor." Mardin'in süte batırılıp güneşte kurutularak hazırlanan bulguru, mercimek ve kişnişle pişirilirmiş, ilk fırsatta deneyeceğim. Mandalina ve domates reçelleriniyse ansızın gelen misafirlere bir top dondurma üstüne koyarak tatlı niyetine ikram ettiğini söylüyor Işıl Tan. Öyle de iyi oluyordur ama ben domates reçelini mozzarella ile, mandalinayı da keçi peyniriyle eşleştirdim ve bayıldım sonuca. Ama bunları hemen denememe sebep, o ilk mandalina rayihasıdır. O hakiki ve yoğun mandalina kokusu, bu ağır ve depresif günlerde ciddi ciddi kasvetimi aldı. Doğanın ve doğalın kudreti işte...
18 ŞUBAT ÇARŞAMBA
BİR BAŞSAĞLIĞI DA SOYA SOSUNA!
Bir kayıp da geçen haftadan: Efsane tasarımcı (ve eski Budist rahip) Kenji Ekuan da vefat etti. O da kim derseniz, pek çok markette ve mutfakta bulunan bir elemanın imzası kendisi: Kikkoman soya sosu şişesinin. 10 yıldan fazladır MoMA'da olan Kikkoman soya sosunu, Kenji Ekuan onuruna özel bir kaideye koymuşlar şimdi, This is for Everyone başlıklı serginin bir parçası olarak sergileniyor. İkili ağzıyla müthiş bir tasarımdır, tadından önce şişesiyle alışkanlık yaratır. Tasarımın gücü ve büyüsü de bu değil mi ki?
19 ŞUBAT PERŞEMBE
ÇOK NEFİS BİR KİTAPÇI-KAFE
New York'ta sadece yemek kitapları satan Joanne Hendricks vardır. Baskısı tükenmişler... İlk baskılar... Koleksiyon parçaları... Yemeğe ve kelimelere düşkün olanların "Beni buraya gömün" diyeceği bir yerdir, memlekete de şube açsa keşke diye içlenirsiniz. İstanbul'daki kitapçıların gastronomi rafıysa öyle tenhadır ki, bizim fakirhane bile kendini bir halt sanır. Şimdi galiba bir tek Minoa'yı ayrı tutabiliriz. Minoa, Akaretler/Valideçeşme'de bir kitapçı-kafe. Çok zevkli bir dükkân. Saatler geçirilebilir sıkılmadan. Nihayet bir elin parmaklarından fazla sayıda yeme içme kültürü kitabını bir arada görebiliyoruz. Gözümüz yaşarıyor, ağzımız sulanıyor!
20 ŞUBAT CUMA
TOPKAPI SARAYI'NDA BİR TAŞIM KEYİF
Son zamanlarda ha bire yeni bir 'üçüncü dalga kahveci' haberi alıyoruz ama Türk kahvesinin gönlümüzdeki yeri daima ayrı. Cumartesi itibarıyla çok zengin bir kahve sergisi açılıyor. Topkapı Sarayı Müzesi ile Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği, kahve kültürüne dair pek çok değerli eseri bir araya getirdi. Bir taşım keyif: Türk kahvesinin 500 yıllık öyküsü Topkapı Sarayı Müzesi'nde ve de 15 Haziran'a kadar açık olacak ama biz haftaya sıcağı sıcağına devam ederiz.