DOT, son birkaç yılda, adından en çok söz edilen tiyatro oldu. İzleyenler onları ya sevdi ya da 'benim tarzım değil' diye reddetti. Bu nihayetinde bir seçimdi ve sahnede cinsellik, küfür, şiddet ve gerçekleri en çıplak haliyle görmek rahatsız ediciydi. Televizyonun otosansürüne alışmış bir seyirci için bu makul kabul edilse de Türkiye'de resmi tiyatrolara gidenler dışındaki seyirci 70'li yıllardan beri buna alışıktı. Onlar DOT oyunlarından, yüzlerine okkalı bir tokat çarpılmış gibi irkilmiş, sarsılmış, altüst halde çıksalar da, bir sonraki oyunun tarihini merak ediyorlardı. Bir tiyatro oyunundan ne beklenir? Bu soruyu DOT'un herhangi bir oyununu izlemeden önce ve izledikten sonra olmak üzere iki defa yanıtlayın, bir kenara not alın. Karşılaştırdığınızda şaşırtacak kadar fark görüyorsanız, tebrikler, DOT Club'a hoş geldiniz! Dört yıldır Mısır Apartmanı'nda oyunlarını sahneleyen DOT ekibi, geçen yıl Bilsar ile bir ortaklık yapmış ve Dotbilsarda Projesi hayata geçirilmişti. Ortaklığın ilk işi, İngiliz oyun yazarı ve
The Guardian köşe yazarı Mark Ravenhill'in Vur/Yağmala/Yeniden başlıklı 17 kısa oyununu sahnelemek oldu. Çok ses getiren bu 'kısa'lardan sonra, Dotbilsarda ikinci sezonunda yine Ravenhill imzalı
Shopping and F**king/Alışveriş ve S...ş adlı oyunu hazırlıyor. Yönetmen Murat Daltaban ve oyuncular Ece Dizdar, Tuğrul Tülek, Serkan Altunorak, İbrahim Selim ve Cem Özeren, tiyatroda 'milat' kabul edilmiş oyunun detaylarını ilk kez SABAH'a açıkladı.
- Shopping and F...ing ilk kez 1996'da sahnelenmiş, neden şimdi ve neden bu oyun?
- Murat Daltaban: Bu, Mark Ravenhill'in ilk uzun oyunu. Bu oyunu daha önce yapmak istiyordum ama Ravenhill'i tanıtmak gerekiyordu. Geçen sene hem Vur/Yağmala/Yeniden'le hem de yazarı buraya getirerek bunu başardık. Oyun, 90'lardaki tiyatro hareketinin miladı, in your face denen akımın başlangıcı olan iki oyundan biri. Diğeri de Sarah Kane'in
Blasted'ı. Tiyatro tarihinin 90'lardan sonrası bu iki oyunla başladı. İlk başta çok defans konmuş, tepki çekmiş fakat ardından çok önemli bir oyun olduğu kabul edilip, üniversiteler tarafından literatüre konmuş, neoklasik denebilecek bir oyun.
- Neden tepki çekmiş?
- M.D: İsminden başlayan ve içeriğiyle devam eden şiddetli bir tepki var. Sansüre uğratılmak istenmiş, bir sürü engel çıkarılmış. Gişeye telefon açıp yer ayırtmak isteyen seyirci, oyunun adını söyleyememiş mesela. Fakat oyunun yapısı çok kıymetli ve önemli. Üzerinde incelikle düşünmeyi gerektiriyor. Londra'da ilk başta 50-60 kişilik bir salonda oynarken büyük salonlara geçiyor ve büyük gişe yapıyor. Amerika, İsveç, Litvanya, Yunanistan, Almanya dahil birçok ülkede çevrilip oynanıyor 13 yıl içinde. Çok popüler ve bilinen bir oyun. Biz aslında geç bile kaldık.
- Nedir bu oyunu sizin için bu kadar önemli yapan?
- M.D: Bu tür oyunlar seyirciyi de, oyuncuyu da, yazarı da, yönetmeni de değiştiriyor.
Shopping and F...ing, politik olarak popüler kültür üzerinden bir şeyler tarif ediyor. Bizim DOT olarak yaptığımız oyunların hep 'Politik mi, değil mi?' diye bir soru üzerinden tartışması oldu. Yaptığımız işlerin politik tiyatro örnekleri olduğunu ben cümle aralarında hep söyledim.
- Türkiye'deki olası tepkilerle ilgili bir öngörünüz var mı?
- M.D: Kürklü Merkür ya da
Kara Tavuk'u seyreden birinin bu oyunu yadırgayacağını düşünmüyorum. İngiltere'de; çok fazla sert olması, sokak dilini kullanması ya da 'Bunlar sahnede yapılmaz,' denen şeyleri yapıyor olması gibi noktalarda tepki çekmiş. Diğer oyunlarımızdan çok daha aşırı bir durum yok oyunda. DOT'a gelen seyircinin alışık olduğu bir dozaj var. Küfürdü oydu buydu, bunlar, tüm sanatlarda aşılmış durumda. Tiyatroda bir türlü aşılamıyordu. Biz geçtik bunu, seyirciyle birlikte geçtik ve üzerine gittik. Tiyatroda her şey otosansürle başlıyor ama biz aştık bunu. Resimde, heykelde, sinemada hiçbir sanat dalında bu yok. Biz dört senenin sonunda geldiğimiz noktada çok özgürüz.
- Peki isim konusunda bir endişe yaşıyor musunuz?
- M.D: Orijinal adını aynen çevirdik,
Alışveriş ve S...ş. Ben bunu olduğundan farklı sunacak değilim. Hiçbir endişem yok elbette. Bu benim sıkıntım değil. Oyunun çıkış noktası bu, provoke etmek için konmuş, sorulsun diye konmuş bir isim, tesadüfen değil. Ama bunun cevabını vermek gibi bir yükümlüğüm yok. Tiyatroda böyle bir sınır yok. En fazla, gerekirse +18 sınırı koyarız. Bu sansür değil, izleyiciye bir uyarı ve yapılması gereken bir şey. Bizim sorumluluğumuz.