İstanbul'un taşı toprağı altın sözü geçerliliğini koruyor mu bilmiyorum ama bu şehrin toprağının altında, altın değerinde tarih yatıyor. Tahmin edilebilir bir durum diyebilirsiniz, neticede 8 bin yıllık geçmişi bulunan, onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehirden bahsediyoruz. Ama bu büyük metropolde yaşarken bunun ne kadar farkındayız? Zeytinburnu'ndan gelen haber, bir kez daha bize bu katman katman kültürün, medeniyetin üzerinde yükselen şehrin tarihinin ne kadar eski olduğunu hatırlattı.
25 yıl boyunca Zeytinburnu Belediyesi başkanlık binası olarak kullanılan tarihi yapının restorasyonu sırasında bulunan bir mozaiğin devamı ortaya çıkarıldı. Artık Kazlıçeşme Kültür Merkezi olarak hizmet veren, yaklaşık 200 yıllık yapının altında bulunan mozaiğin bir bölümü korumaya alınmıştı. Yeni bulunan diğer bölümün korumaya alınması için de çalışmalar sürüyor.
İstanbul'da sur dışında bulunan ilk ve tek mozaik olan eserin yaklaşık bin 500 yıllık olduğu belirtiliyor. Ve bu mozaik bize hem Zeytinburnu hem de İstanbul'un tarihine dair birçok şey söylüyor. Bu mozaiklerin bulunduğu yapıda 15 yıl boyunca çalışan Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy ile bir araya geldik. Mozaiklerin keşfini, bir dönem gecekondu semti olarak görülen ama artık tarihle, kültür-sanat ile anılan Zeytinburnu'ndaki değişimi konuştuk.
- İstanbul için önemli bir keşif bu mozaiğin bulunması. Ama sizin için de başka bir önemi var galiba...
- Şimdi içinde bulunduğumuz binada, 1999-2014 arasında 15 yıl boyunca çalıştım. Burada çalışırken hemen zeminin 1.5 metre altında antik çağdan kalma bir mozaiğin varlığından ne benim ne bir başkasının haberi vardı. Bunun için bu keşfin benim kişisel hayatım da heyecan verici bir yanı olduğunu söyleyebilirim.
- Bu bina tarihi bir yapı. Bu mozaiğin keşfiyle toprağın altında da bir tarih olduğunu anlıyoruz.
- Bu bina en son Zeytinburnu Belediye Başkanlığı olarak hizmet veriyordu. Binaya dair ilk kayıtlar 1823 yılına kadar gidiyor. 1850 yılında biraz genişletiliyor. 19. yüzyılın sonlarında 2. Abdülhamit tarafından 150 yataklı askeri hastane olarak yapılıyor. Mütareke yıllarında askeri hastane hizmetine ara veriliyor. 1950'lerde subay çocukları için yurt ve askerlik şubesi olarak kullanılıyor. 1989'da Zeytinburnu'nun ilçe olmasıyla belediye başkanlığı binası olarak hizmet veriyor. 2014'te ben burada çalışırken belediye başkanlığı için yeni binanın inşasına başlanmıştı. O zaman bu binanın bir kültür yapısı olması için çalışmalara başlamıştık.
- Altı yıl önce önemli bir karar almışsınız belediye olarak.
- Açıkçası tarihi yapılara en çok kültür fonksiyonu yakışıyor. Bunu anlamamız ve kabul etmemiz lazım. Zaten bu anlayış nedeniyle Zeytinburnu Belediyesi yeni binaya taşınınca bu binada restorasyon çalışmaları başladı. Ve şu anda ziyarete açık olan mozaikler de bu çalışmalar sırasında keşfedildi. Bir önceki belediye başkanımız Murat Aydın, bu mozaikleri koruma altına almıştı. Belediye başkanı olarak yeniden Zeytinburnu'na dönünce, bulunan mozaiklerdeki geometri şekillerinden binanın dışına doğru da mozaiklerin devam edebileceğini düşündük. Ve çalışmalara başladık. İstanbul Arkeoloji Müzeleri denetiminde kazılar yeniden başladı. Geçen yıl 11 Eylül'de arkadaşlar telefon ettiler ve yeni mozaiklerin bulunduğunu söylediler. Şimdi o mozaikleri de yerinde teşhir edecek şekilde korumaya alıp hemşehrilerimizin ve İstanbulluların hizmetine sunacağız. Ama asıl hayalim burayı bir mozaik müzesi haline getirmek.
- Nedir bu mozaiklerin önemi?
- İstanbul'da sur dışında bilinen ilk ve tek mozaik olması. Ama bir sempozyum düzenliyoruz. Bu sempozyumda işin uzmanları bu mozaiğin önemini anlatacak bizlere. Mozaiklerin en az bin 500 yıllık olduğunu uzmanlar söylüyor. Açıkçası bu keşif Zeytinburnu'nun tarihini değiştirdi. İstanbul'un tarihinde önemli bir keşif olduğunu söyleyebilirim.
- İstanbul tarihi bir kent olarak anlatılagelir. Ama bastığımız yerin altında tarih yattığının çok farkında olarak yaşıyor muyuz?
- Naçizane insanımızın gün geçtikçe bu gerçeği sahiplendiğini görüyorum. Toplumsal refleksimiz gelişiyor. Tarihi yapılara, eserlere olan hassasiyetimizin arkasında bu durum var.
TURGUT CANSEVER ÖNERDİ
Zeytinburnu eskiden gecekondu semti olarak algılanırdı. Ama şimdi kültür sanatla ve tarihle anılan bir yer oldu. Bu dönüşüm nasıl gerçekleşti?
- Evet, Zeytinburnu 1950'li yıllarda İstanbul'un sanayi bölgesiydi. Bu nedenle hızlı göçten İstanbul gibi nasibini aldı ve bir gecekondu semti olarak algılandı yıllarca. Ama son 20 yıldır kültürle, tarihle anılıyor. Açıkçası 20 yıl önce merhum bilge mimar Turgut Cansever'in önerileriyle başladı bu değişim. Sura paralel bölgede çok sayıda kültür varlığı vardı. Buradaki sayısız kültür varlığı restore edildi. Şimdi bu restore edilen yeni fonksiyonlarıyla hizmet veren kültürel varlıklar sayesinde Zeytinburnu'nu bir turizm destinasyonu haline getirmek istiyoruz. Mozaiğin bulunması bu noktada bizim için bir motivasyon kaynağı oldu.
- Uzun dönemdir kültürel yayın ve etkinliklerle Zeytinburnu kültürel belediyecilik konusunda atılımlar yaptı. Bu atılımların sonuçlarını alıyor musunuz?
- 20 yıllık süreçte hem Zeytinburnu Kültür Merkezi'nde yaptığımız kültür etkinlikleri hem de ilçemizin tarihine ilişkin kalıcı kaynak eser yayınlarımız Zeytinburnu'nda yeni bir simya oluşturdu. Kentlilik bilinci daha yüksek seviyeye ulaştı. Zeytinburnu'nda yaşayan hemşehrilerim bastıkları toprakların tarihinin 1950'lerden başlamadığını Antik Çağ'a kadar uzandığını biliyor ve bundan da heyecan duyuyorlar artık.
TÜRKİYE 20 YIL ÖNCEKİ TÜRKİYE DEĞİL
- Dünyada şehirler ve ilçeler kendi tarihine, kültürüne sahip çıkıp onu görünür kıldığı sürece fark yaratıyor. Bu noktada ne seviyedeyiz?
- Türkiye 20 yıl önceki Türkiye değil. Artık bütün İstanbulluların kentin tarihine, kültürüne ilişkin duyarlılıkları var. Bunu birçok olayda gördük. Özellikle tarih ve kültür alanında birçok anıtsal eserimiz ya restore ya da ihya edildi. Bunlar şehre dair insanların aidiyet duygusunu güçlendirdi. Zeytinburnu'nda tarihe, kültüre 20 yıldır yatırım yapılıyor. Ve emin olun doğrudan bunun sonuçlarını da alıyoruz. Başka türlü kent ve şehir aidiyetini insanlara verme şansınız yok.
SONUÇ İÇİN ÇABA LAZIM
"Bizim çıkardığımız ilk kitabın adı Surların Öte Yayını idi. Kitabın editörlüğünü yapması için bir arkadaşa gitmiştik. Editör arkadaş şaşırmıştı 'Zeytinburnu ile ilgili elimizde ne var, ne yapılabilir ki' demişti. Sonra kitabın editörlüğünü yaptı. Kitabı teslim ederken 'İsterseniz bir Zeytinburnu ansiklopedisi yapabiliriz' demişti. Bir şeye yoğunlaşırsanız sonuç alırsınız. Burası fark edilmemiş birçok değerin olduğu bir yer. Biz bu değerlerin fark edilmesini sağladık."