"Lisede amaçsızca şaka yaptığım bir dönemde, hayatımda ilk kez tiyatroya gittim ve hangi mesleği seçeceğime karar verdim. Kendi mizahımı yapma ve hikayelerimi anlatma hayali ile sektörde iş kovaladım..." 30 yaşındaki Hasan Can Kaya kendini sahnelerde nasıl bulduğunu ve komedyenliğe nasıl başladığını bu cümlelerle anlatıyor. Güngören'de doğup büyüyüp, yıllarca setlerde çalışıp, senaristlik yaptıktan sonra arkadaşlarının desteğiyle stand-up yapmaya karar veriyor Hasan Can Kaya... Leman Kültür'deki gösterilerine başlarda çok az kişi gelirken yavaş yavaş isminin kulaktan kulağa yayılmasıyla salon tamamen dolmaya ve kendisi de haftada dört gün sahneye çıkmaya başlıyor... Asıl çıkışını ise Konuşanlar adını verdiği talk-show formatındaki gösterisiyle gerçekleştiriyor.
Şovu izlemeye gelen seyircilerle interaktif ilerleyen Konuşanlar'da Kaya, sahneye izleyicileri alıyor, onlara birtakım sorular soruyor ve hafif alaycı ama sevimli bir üslupla deyim yerindeyse herkesi kırıp geçiriyor. YouTube kanalında da yayınladığı gösterileriyle son zamanlarda popülerliği artan Hasan Can Kaya ile bir araya geldik.
- Uzun yıllar Türkiye'de komedyenlik, standup denince herkesin aklına belli başlı üç dört isim gelirdi. Fakat son yıllarda bu alandaki isimlerin sayısı arttı. Bu artışı neye bağlıyorsunuz?
- Çünkü artık internet var. Komedyenlik yapmak isteyen, mizahını halka sunmak için piyasadaki herhangi bir firmanın onayından geçmek zorunda değil. Eskiden böyle değildi. Kişinin sektörde tanıdığı yoksa yetenekli veya anlatacak hikayeleri olmasının hiçbir önemi yoktu. Dolayısıyla çok az kişi bu elekten geçmeyi başarıyordu.
- Konuşanlar gösterinizle bir sıçrama yaşadınız. Sizce şovun tutmasının sebebi neydi?
- Stand-up'a başladığımdan beri, en amatör dönemimde bile seyirciden çok güzel karşılık gördüm ama hep aynı anda çalışmak, para kazanmak zorundaydım ailem için. Dolayısıyla gereken özeni gösteremedim. Komedyenliğe ek iş muamelesi yaptım. İki yıl önce babam vefat ettiğinde derin bir sorgulama dönemine girdim. Ve artık sevmediğim, mutlu olmadığım hiçbir şeyi yapmamaya karar verdim. Sadece komedyenliğe ve kişisel projelere yöneldim. Yönetmen Sultan San'ı aradım yazdığım bir dizi için. Onun vasıtasıyla büyük bir firmaya götürdük. Çok beğendiklerini söylediler ama bizi bir sene boyunca beklettiler! Bu arada biz bir ekip olmuştuk. O işi rafa kaldırdık. Ve Sultan'ın ısrarıyla benim yazdığım diğer projelerden birisi olan Konuşanlar'ı çekmeye karar verdik. Konuşanlar'ın tutmasının sebebi de format hem bizden, hem özgün. Biz de çok eğleniyoruz çekimlerde. O enerji de seyircilere geçiyor diye düşünüyorum.
- Konuşanlar seyirciyle iç içe, interaktif bir şov. Hatta gösterinin akıbeti de önemli oranda seyircilerin performansına bağlı. Bir seyirciden 'iyi malzeme' çıkacağını nasıl kestiriyorsunuz ?
- Ben buna seyirciden malzeme çıkarma olarak bakmıyorum. Bütün samimiyetimle karşımdakini anlamaya ve sohbet etmeye çalışıyorum. Sohbetten kastım "Naber, nasılsın?" sığlığı değil. Eski abiler buna 'muhabbet ilimi' derler. Günümüzde de bizimle benzer mizah yapmaya çalışan ama yapamayan arkadaşların atladığı şey şu; İyi şaka karşındaki zekayı küçümseyerek yapılmaz. Tam tersi karşındakinin zekasına hak ettiği ilgiyi gösterirsen yapılabilir.
ŞAKA MUHATABINI DA GÜLDÜRMELİ
- Ofansif mizaha nasıl yaklaşıyorsunuz, sizce her şeyin şakası yapılabilir mi?
- Ben mizahı ofansif-defansif diye ayırmıyorum. Mizah temelde zaten çelişkiden beslenir. Ve bunun altını çizer. Yani dediğiniz anlamda ofansif bir şeydir. Bence neredeyse her şeyin şakası yapılabilir ama şaka yaptığınız konu hassaslaştıkça o şakanın, çoğunluk tarafından çok iyi anlaşılması ve komik bulunması gerekir. Benim için de, kırmızı çizgi olarak mı kabul etmek gerekir bilmiyorum, yaptığım şaka muhatabını da güldürmeli.
- Konuk aldığınız seyircilere karşı hafif alaycı ama onları da rahatsız etmeyen bir tavrınız var. İnsanlar kendilerinin dalga geçilecek yönlerini görünce keyif de alıyorlar. Ne dersiniz sizce kendimizle dalga geçmeye çok mu mesafeliyiz?
- Bir insana şaka yapıyorsanız art niyetli olmadığınızı ve amacınızın gülmek olduğunu çok iyi anlaması lazım. Seyirciye şaka yapmak onları aşağılamak ya da yenmek değildir. Tam tersi onları kendi neşenize dahil etmektir. Kaldı ki ben kendime yapmayacağım şakayı seyircilere de yapmam.
- Peki şakalarınıza kırılan seyirciniz hiç olmadı mı?
- Çok şükür profesyonel mizah hayatımda hiç böyle bir durum olmadı. Özellikle Leman Kültür'de tanınmayan bir komedyenken şu çok görüldü: Bazı seyirciler oyunuma, aşırı ön yargılı, negatif bir histe gelip oyun bitiminde müdavim olup, daha sonra tekrar tekrar geldiler.
BEN KİMLERE GÜLÜYORUM?
- Mizah çizginizi nereye yakın buluyorsunuz ya da daha klişe bir ifadeyle siz kimlere, nelere gülüyorsunuz?
- Mizah çizgimi benim değil seyircilerin tanımlaması daha doğru olur. Gelişigüzel saymak gerekirse, Kemal Sunal, Şener Şen ve İlyas Salman'ın filmleri, Cem Yılmaz, David Chappelle, Ricky Gervais, Yiğit Özgür ve daha bir sürü isim...
- Sahnede gerçekleştirdiğiniz gösteriyi daha sonra YouTube kanalınıza yüklüyorsunuz. Bu sizin adınıza bir handikap oluyor mu?
- Handikap olmuyor. Üstelik profesyonel bir ekiple, altı kamerayla, büyük bir özenle televizyona çeker gibi çekiyoruz. Bazı izleyiciler performans yüksekliğinden dolayı stand-up gösterisi zannediyorlar. Bundan memnunuz ama Konuşanlar ekranda yayınlanması için yapılan bir talk show formatı, stand-up değil. Ayrıca yakın zamanda Stand Up Party diye bir stand-up gösterim olacak. Onun turnesi de 15 Eylül'de başlayacak.