Rumeli Kavağı'nda sahilde dolaşırken, denizde bir şişe görüyorum. Güneş vurdukça ışıl ışıl parlıyor. Hemen uzanıp alıyorum. Tıpasını açıyorum merakla ve içinden bir mektup çıkıyor. Mektupla birlikte avucuma bereketli bir toprak dökülüyor. Mis gibi kokuyor. Çocuk sesleri geliyor kulağıma, sanki yanı başımda gülüşüyorlar. Ama nasıl olur bu, çocuk sesleri bir şişenin içine nasıl sığar ki? Pervin'in sesini duyuyorum: "Pınar abla Çukurca'da çok güzel kilimler dokunur. Buraya gelsene, sana 'lüleper' deseni dokumayı öğretirim. Lüleper'i bilir misin sen? Tıpkı nilüfer gibi lüleper çiçekleri yetişir bizim buralarda." "Ceviz sever misin asıl, dünyanın en güzel cevizleri Çukurca'da yetişir" diyor Ali. "Bizim kale evlerimiz var, gelirsen orada kalırsın, kayalıkların arasında bu evler, kendini kartal gibi hissedersin. Asırlıktır bizim evlerimiz, bazıları otel olacak" diye anlatıyor Umut. "Acıkmışsındır sen, evimizde kalacaksın da aç mı bırakacağız seni! Şam köftemiz var ki parmaklarını yersin. Mumbar, tırşik, hegedanlı pilavı... Hele otlu peynirimiz... Erik, vişne, üzüm yetişir Çukurca'mızda... Cevizli sucuklarımız çikolatalardan güzeldir" diyorlar hep bir ağızdan.
TÜRKÜLERLE HALAY ÇEKERİZ
"Siz neler söylüyorsunuz? Bunların hepsi Çukurca'da mı var?" diye hayretle soruyorum. "Daha bir şey anlatmadık ki, dur hele... Zap Suyu dağların arasında kıvrıla kıvrıla akar. Bahar aylarında iyice coşar. Herkes rafting yapar. Buranın yazlarını Bodrum'da Çeşme'de bulamazsın. Türküler söyleriz sana, halay da çekeriz. Damda yatarken yıldızlara değer başın. Efsanelerimizi anlatırız uykudan önce. Arkadaşlarını da alıp gelsene Pınar abla." "Ah çocuklar cennet gibi bir yermiş Çukurca. Tabii ki gelirim, şu an bile orada olmak istedim" diye heyecanla atılıyorum. Zerda ve Berfin hızlı hızlı anlatmaya başlıyor: "Zipe nedir biliyor musun? Bilmezsin tabii. Eskiden Çukurca'da kutlanan bahar bayramına Zipe denirmiş. Herkes eğlenir gülermiş. Kaymakam amca Zipe'yi tekrar canlandıracakmış. Herkes gelsin Zipe'yi kutlayalım, bütün Türkiye'yi buraya bekliyoruz."
ARTIK HUZUR VAR
"Zap Suyu'nun ucunda, yalçın kayaların gölgelediği, dünyanın en güzel bulutlarının yıkadığı çocuklar sulara bir şişe düş bıraktı" diye başlıyor Çukurcalı 37 çocuğun yazdığı ve çizdiği kitap. İşte o şişeyi ilk ben buldum. Şimdi sıra sizde. Zap Suyu Düşleri adlı bu kitabı okuduğunuzda Çukurca'nın çocuklarının geleceğe dair kurdukları hayallere ortak olacaksınız. Daha da önemlisi terörün pençesinde yıllarca kıvranmış bir bölgenin yeniden doğuşuna katkıda bulunacaksınız. Çukurca'nın sahip olduğu değerler hepinizi şaşırtacak.
MAYISTA FESTİVALİMİZE BEKLİYORUZ
Çukurca Belediye Başkanı Ensar Dündar: "Çukurca doğasıyla coğrafyasıyla çok güzel bir yer. Güller açmaya başladı Çukurca'mızda. Çocuklar ve gençlerle ilgili çok güzel projelerimiz var. Başarılı gençlerimizi de İstanbul'a getireceğiz. Çukurca'da dershanemiz yoktu. Halk Eğitim Merkezi'nde kurslar açtık. Öğretmenler başlarında, biz de onlara gereken kaynağı sağlayacağız. Çukurcalı çocukların en büyük ihtiyacı huzurdu. Bu sağlandı ve devam edecek inşallah. Artık Çukurca kötü olaylarla anılmak istemiyor. 2-5 Mayıs'ta fotosafari ve doğa sporları festivalimiz var. Herkesi bekliyoruz."
DÜŞLEMEKLE BAŞLAR HER ŞEY
37 Çukurcalı çocuğun yazıp çizdiği Zap Suyu Düşleri Hayykitap'tan çıktı. Yazar koçluğunu Elif Ayla'nın çizer koçluğunu Elif Yemenici'nin yaptığı kitabı sadece bir çocuk kitabı olarak düşünmeyin. Bence her yaştan okuyucu kitlesine hitap ediyor. Kitapta yer alan Çukurcalı çocukların düşleri hepimize birer çağrı niteliğinde: "On sene sonra Çukurca, artık hiç de uzak bir yer değilmiş. Akrabalarımızın yanına Van'a, Ankara'ya, İzmir'e, İstanbul'a gittiğimizde kimse bize acır gibi bakmıyormuş artık. Buraları kötülüklerle anan bir tane bile insan kalmamış. Öyle çok turist geliyormuş ki, Zap Suyu'nun üstünde öyle çok rafting yapılıyormuş ki, gelen herkes sıra bekliyormuş. Bekleyenler suyun kenarındaki kafelerin hangisine oturacaklarını düşünüyormuş. Susamlı bir kahvemiz varmış, çok meşhur olmuş. Balayına gelinecek en güzel yer seçilmişiz. Okullar Çukurca'ya turlar düzenliyormuş. Kale evleri ve sokağı, dünyanın her yerinde tanınıyormuş..." başka ne mi olmuş? Zap Suyu Düşleri'ni mutlaka okuyun ve öğrenin.
TERÖRLE DEĞİL COĞRAFYASIYLA ANILACAK
Çukurca Kaymakamı Temel Ayca: "Çukurcalı çocukların düşleri vardı. Biz de bu proje ile onların düşlerini somutlaştırmak istedik. Tüm Türkiye'nin bu düşleri duymasını istiyoruz. Çocuklarımızın vizyon kazanması anlamında buralara, İstanbul'a gelmelerini çok önemli buluyorum. Bu çocuklar çok güzel yerlere gelecekler. Çukurca terörle anılmak istemiyor artık. Doğa sporları, tarihi ve coğrafyası ile anılmak istiyor. Ülkemizin farklı yerlerinden fotoğrafçılar, safariciler, off road'çılar, raftingciler gelip şenliğimize katılacaklar. Türkiye'nin yine gündemine oturacağız. Bu bölge bunu hak ediyor."