- LHW'yi anlatır mısınız bize?
- LHW, 83 yıllık bir kuruluş. 80 ülkeden 450 bağımsız oteli bir araya getirip, onların gücüne güç katıyoruz. Şu anda içinde bulunduğumuz The Greenwich Hotel, Robert De Niro'nun ilk oteli ve daha çok yeni. Ancak bizim üyemiz olması sayesinde Asya'da ve Avrupa'da daha kolay tanınıyor. Üyelerimiz arasında çok köklü oteller de var tabii. Amacımız: kalite standartları belirleyip oluşturulan kaliteyi devam ettirmek. Bağımsız otellerin bir ruhu, kendine özgü bir tarzı ve yaratıcılığı var. Bunu korumak ve yaygınlaştırmak istiyoruz. Ayrıca, üye otellerin satış, pazarlama ve rezervasyon sistemlerini de bize bağlıyoruz.
- Bütün bunları nasıl yapıyorsunuz?
- 23 tane ofisimiz var dünyada.
- Üye olacak otelleri siz mi buluyorsunuz, yoksa onlar mı sizi buluyor?
- İki şekilde de olabiliyor. Genelde bize başvuru yapıyorlar. Yılda ortalama bin başvuru alıyoruz ama bunlardan çok azı üyeliğe hak kazanıyor. Örneğin; geçtiğimiz yıl yalnızca 30 oteli üyeliğe kabul ettik. Ekibimiz, kimliğini gizleyip normal bir müşteri gibi otelde birkaç gün geçirip incelemelerde bulunuyor. Rapor hazırlayıp bana sunuyor. Son bir kez de ben teftiş yapıyorum. Uygun ve yeterli bulursak otel sahipleri ya da genel müdürleri ile ortak çalışmalara başlıyoruz.
- 450 otelin kalite ve pazarlamasıyla ilgilenmek çok kolay olmasa gerek.
- Doğrusu zorlanıyorum diyemem, çünkü işimi seviyorum. Ayrıca bu bir ekip işi. Bana bağlı olarak çalışan 15 kişilik pazarlama ve otel denetleme takımlarımız var. Üyeliğe kabul sırasındaki son aşamalarda ben ve yönetim kurulumuz devreye giriyor. Ayrıca yaptığım işe meslek olarak bakmıyorum. Bu, benim yaşam biçimim. Ben bu sektörün içinde, yani Bonjour'da doğdum. 12 yaşımdayken beni 'Restoranımızın en genç garsonu' diye tanıştırırlardı. Oyuncak yerine mutfakta kardeşimle hamurla oynayıp kurabiyeler yapardık, sipariş alırdık. Garsonlarla, aşçılarla beraber büyüdüm. İzmir Alsancak'taki restoranın bulunduğu binanın en üst katı bizim evimizdi; komşularımız da restoranın müşterileri... Misafirlerimizle kocaman bir aileydik. Annem, babam, kız kardeşlerim ve ben hepimiz işin başındaydık. Yani şu andaki başarımın ve disiplinimin temelinde babam ve annemden aldığım eğitimler var. Kurumumuzun başkanı Theodore Tene da patrondan çok bir öğretmen gibi.