Aslında bu yazıyı geçen hafta kaleme almıştım.
Ama televizyon gündeminin yoğunluğu ve sayfamıza gösterilen büyük reklam ilgisi nedeniyle ancak şimdi yayınlama fırsatı bulabildim.
Önceki hafta O Ses Türkiye'de yarışmacılardan Özer, Cem Karaca'nın 'Islak Islak' şarkısını okuyunca doğal olarak aklıma merhum dostum Barış Akarsu geldi.
Bekledim ki yarışma sırasında Barış'tan da söz edilsin. Öyle ya, o da böyle bir yarışma ile tanıtmıştı kendini Türkiye'ye ve milyonların sevgisini kazanmıştı. Ama beklentim boşa çıktı.
Cem Karaca'dan, Islak Islak'tan dakikalarca söz edildi. Ama ne yazık ki kimsenin aklına Barış Akarsu'yu anmak gelmedi.
NE ÇABUK UNUTTUK?
Aynı hafta içinde sevgili Nilgün Belgün, sohbet programında kendine yöneltilen "Müzik yarışmalarında birinci olanların akıbeti ne oluyor? Yeterince faydasını görebiliyorlar mı bu yarışmaların?" sorusuna uzun uzun yanıtlar verdi. Ama konuşmaları içinde Barış Akarsu'dan tek kelime ile olsun söz etmedi. Oysa o sevgili Nilgün, Barış ile aylarca aynı seti paylaşmış, karşılıklı rol kesmişti. Belli ki 'boş' bulunmuştu!
Diyeceğim o ki, vay ölene...
Barış hastanedeyken Bodrum'a canlı yayın araçları gönderilmişti. Haberciler günlerce hastane kapısında nöbet tutup gelişmelerden Türkiye'yi anında haberdar etmiş, bazen yayınlar kesilmiş, kimi televizyonlar gün boyu saat başında Bodrum'a bağlanıp gelişmeleri bildirmişlerdi.
Yüzlerce, binlerce insan Amasra'ya akıp bugüne kadar gördüğüm en duygulu cenaze töreniyle Barış'ı uğurlamışlardı.
Unutmak ne yazık ki en büyük hasletimiz haline geldi. Yazık ki ne yazık...