Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MURAT ARIN

Hava dönüşümü ve altın

Küresel piyasalarda dalgalanmalar hız kazandı. Geçen hafta içinde ABD ve Avrupa endekslerinde sert düşüşler yaşandı, tahvil faizleri akıl almaz bir hızda geriledi. Cuma günü ise borsalarda kuvvetli alımlar vardı.
ABD ve Avrupa hisse senedi borsalarındaki satışların ve ABD ile Almanya'nın tahvil faizlerindeki çok hızlı düşüşün temelinde piyasalara durgunluk kaygılarının hakim olması var. Dünya büyük bir ekonomik durgunluk ve daralma sürecine aylardır ilerlemesine karşın piyasalardaki büyüme beklentisi dağılmamıştı. Bu gerçeklerden uzak beklentiler, Avrupa'da ve Japonya'da ekonomilerin alarm sinyalleri vermesi, Çin'de büyümenin yavaşlamasıyla dağıldı. Hisse senedi ve tahvil piyasalarında durgunluk fiyatlara yansımaya başladı.
Aslında emtia fiyatları durgunluk beklentilerini uzun süredir satıyordu. ABD ve Almanya'nın tahvil faizleri ise büyüme beklentileri dikkate alındığında çok düşük seyrediyordu. Yılbaşında yüzde 3'ü geçen ABD 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 2.30'a kadar gerilemişti. Çarşamba günü faiz yüzde 1.91'e kadar düştü.
Bu gelişmelerle birlikte dünya, büyük durgunluk senaryosunun ikinci aşamasına geçiş yaptı. İkinci aşamada merkez bankalarının ne zaman parasal genişleme adımları atacakları tartışılırken, dünya ekonomisi yavaşlamaya devam edecek.
ABD Merkez Bankası (Fed) tahvil alımlarını 28-29 Ekim'deki toplantıların ardından sona erdirmeye hazırlanıyor. Piyasalardaki dalgalanmalar bu kararı değiştirmeyecek. Daha sonra Fed'in ne zaman faiz artıracağı ya da ne zaman yeniden tahvil alımlarına başlayacağı konuşulacak.
Ancak bu tartışmalar uzun süre sonuçsuz kalabilir, dünya ekonomisi ciddi biçimde tökezlemeden ve bu durum ABD ekonomisine doğrudan yansımadan Fed harekete geçmeyebilir. Avrupa Merkez Bankası (ECB) da uzun süre açıkladığı programları uygulamakla yetinebilir.
Ekonomiler için iş işten geçtikten sonra büyük durgunluk senaryosunun üçüncü aşaması gelebilir: Fed ve ECB para basmayı hızlandırabilir ancak bunun ekonomilere ve piyasalara etkisi çok sınırlı kalabilir.

ALTIN GERİ DÖNECEK Mİ?
Altın fiyatları iki yıldır baskı altında. Geçen yıl haziran sonunda fiyat 1180 dolara kadar indikten sonra altın bu seviyeye iki kez daha geldi. Dünya ekonomisinin büyüdüğü beklentisi ve son aylarda dolardaki güçlenme, altın fiyatlarını baskı altında bıraktı.
Dünya ekonomisinde durgunluk işaretleri, altın ve gümüşün, petrol ve metaller gibi diğer emtia fiyatlarındaki düşüşten ayrışmasını sağladı. Bundan sonra, durgunluk işaretleri geldikçe merkez bankalarının daha fazla para basacakları beklentisi altın fiyatlarını destekleyebilir.
Altını Batı'daki (ABD ve Avrupa) kağıt üzerindeki satışlar baskı altında tutuyor. Doğu'daki (Çin, Hindistan, Rusya ve Türkiye) fiziksel altın talebi ise kesintisiz devam ediyor. Bu dört ülke bir yılda çıkartılan altından yüzde 10 fazlasını satın alıyor. Dünya Altın Konseyi, Çin'in geçen yıl 1066 ton altın satın aldığını açıklamıştı. Çin Altın Borsası ise Çin'in 1540 ton altın ithal ettiğini duyurdu. Aradaki fark dünya üretiminin yüzde 20'sine yakın.
Altın fiyatlarını destekleyecek üçüncü gelişme ise İsviçre'de 30 kasımda yapılacak referandum. Referandumda evet çıkarsa İsviçre Merkez Bankası, rezervlerinin yüzde 20'sine kadar altın satın alıp bu oranı korumak zorunda kalacak. Buna göre bankanın beş yıl içinde 1700 ton altın satın alması gerekecek. Üstelik banka, altınların tamamını kendi kasalarında saklayacak, İngiltere ve Kanada merkez bankalarına dağılmış altınlar geri çağrılacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA