Küresel piyasalar geçen hafta ABD borsalarının etkisinde genelde olumlu bir hava izledi. ABD Merkez Bankası'ndan (Fed) gelen açıklamalar para politikalarının sıkılaştıracağına işaret etse de ABD borsa endeksleri yeni rekor seviyelere ulaştı.
Dünya ekonomisinde durgunluk ülkeden ülkeye yayılırken ABD ekonomisinin toparlanmakta olduğuna dair algı sürüyor. Bu nedenle Fed tahvil alımlarını kademeli olarak azaltıyor, faiz artırımlarına başlayacağına dair işaretler veriyor. Buna paralel olarak ABD endeksleri yeni rekorlar kırıyor, hisse senetleri borsalarında genelde olumlu hava korunuyor.
Bununla birlikte büyük bir durgunluğun yaklaşmakta olduğuna dair işaretler de birçok piyasada giderek daha fazla gözleniyor. Petrol fiyatları, Ukrayna'daki ve Irak'taki iç savaşın tırmanması sonrasında haziranda 115 dolara kadar çıkmıştı. Brent son iki aydır ise sürekli düşüyor.
Aslında en az bir yıldır petrol piyasasında arz fazlası bulunuyor. Jeopolitik riskler her şeye rağmen fiyatları canlı tutuyordu ancak şu andaki riskler daha yüksek olmasına karşın talepteki daralma daha ağır basıyor ve fiyatı aşağı çekiyor. Dünya ekonomisinin barometresi olarak kabul edilen bakır fiyatları da 2011 yılından bu yana en düşük seviyelerinde dolaşıyor.
ABD ekonomisinin canlanmak üzere olduğu ve Fed'in faiz artırımına gideceği beklentisinden bağımsız bir seyir izleyen en büyük piyasa ise ABD tahvil piyasası. Fed iki trilyon doları aşan tahvil alımlarıyla müdahale etmeden önce dünyanın derinliği en fazla piyasası olan ABD tahvillerinde yılbaşından bu yana düşüş sürüyor. ABD 10 yıllık tahvil faizi yılbaşında yüzde 3,05'e kadar yükseldikten sonra yönünü aşağı çevirdi ve 15 ağustosta yüzde 2,31'e kadar indi.
Yılın ilk yarısında hisse senetleri ve gayrimenkul dışındaki bütün piyasalar canlılığını kaybetmişti ve en yüksek seviyelerinden uzakta işlem görüyordu. Yılın ikinci yarısıyla birlikte bu iyileşmede başı çeken ABD, Çin ve Londra emlak piyasalarında fiyatlar zirveden geri çekilmeye başladı. Henüz düşüşler çok sınırlı ve gayrimenkulde bir trend oluştuğunu söylemek için çok erken ancak bu trend devam ederse hisse senetleri, gelişmiş ülke merkez bankalarının para basma politikaları sonrasında şişen varlık balonları sonrasında sönmemiş tek piyasa olarak kalacak.
F
AİZ VE SICAK PARA
Merkez Bankası'nın faizi yükselterek döviz kurlarını kontrol altına alma politikası son altı ayda belirli ölçüde başarıya ulaştı. Yüksek faiz politikası, mart ayından itibaren gelişen piyasalara yaşanan sıcak para girişleriyle birleşince döviz kurları bir ölçüde istikrar kazandı.
Dolar, lira karşısında ocak ayı sonunda 2,39'a kadar çıkmıştı. Mayıs ayında dolar 2,05'e kadar geriledi. Yarı yarıya euro ve dolardan oluşan döviz sepeti ise ocakta 2,83 görmüştü, haziranda 2,44'e indi.
Son bir aydır ise döviz kurlarında ufak çaplı da olsa bir hareketlenme gözleniyor. Fed altı ay içinde faiz artırımına gideceği beklentisi, gelişen piyasalardan döviz çıkışlarına neden olurken lira da bu para akımlarından olumsuz etkileniyor.
Aslında Merkez Bankası'nın yüksek faiz politikası, sıcak parayı içeri çekerken döviz açığı sorununa kalıcı bir çözüm bulunması imkanını ortadan kaldırdı. Faiz yüksek olunca sıcak para geri geldi ve uluslararası yatırım pozisyonu açığı yeniden büyüdü, kırmızı çizgi 2013 başında olduğu gibi aşıldı. Bunun anlamı ise liranın spekülasyona açık bir para haline geldiği.