Nüfusu Hatay'ın nüfusu 2011 yılı sayımına göre 1.480.571 olup bunun 756.196 sini (%51,07 ) erkekler, 724.375 ünü (48,3) kadınlar oluşmaktadır. Toplam nüfusun %49,7 si 741.421 kişi şehirde, %50,3 i 724.375 Köyde yaşamaktadır. Ülke nüfusu içinde %1,9 paya sahip olan ilimiz, nüfus açısından ülkenin 14. ilidir. Tarihi Hatay, Türkiye'nin en eski kentlerinden biridir. Yapılan arkeolojik araştırmalarda milattan önce 100.000 ile 40.000 yılları arasına tarihlenen bulgulara ulaşılmıştır. İl toprakları ilk Tunç Çağından itibaren Akat Beyliği ve M.Ö. 1800-1600 yıları arasında Yamhad Krallığına bağlı bir beyliğin sınırları içerisinde yer almıştır. Daha sonra MÖ 17. yüzyıl sonlarında Hititlerin ve MÖ 1490 yıllarında Mısır'ın egemenliğine girmiştir. Ardından Urartular, Asurlular ve Persler'in egemenliğine girdi. MÖ 300 yılında Antakya kurulmuş ve kent hızla gelişmiştir. Kent MÖ 64 yılında Roma İmparatorluğu'na katılmış ve imparatorluğun Suriye eyaletinin başkenti olmuştur. İslam ordusu tarafından fethedilmiş, Emevi ve Abbasi egemenliğinde kalmıştır. Daha sonra 877'de Tolunoğulları'nın fethettiği topraklar sırayla Ihşitler ve Selçuklular tarafından yıkılan Halep merkezli Hamdanoğulları (Beni Hamdan/Hamdânîler) egemenliğine girdi. 969 yılında Bizans İmparatorluğunun topraklarına katılan il 11-12.yüzyıllarda Haçlı Seferleri sırasında da önemli rol oynamıştır. Antakya Memlûk Devleti tarafından Haçlıların elinden alınmıştır (18 Mayıs 1268). Osmanlı İmparatorluğu dönemi [değiştir]1516'da Yavuz Sultan Selim bu toprakları ele geçirmiş ve Osmanlı İmparatorluğu dönemi başlamıştır. Memlûk Devletinden zapt edilen Antakya, Osmanlı İmparatorluğu'nda önce Halep'e bağlı bir sancak ve daha sonra kaza olarak yönetilmiştir. Bu dönemde Antakya, Asi Nehri ile Habib Neccar Dağı arasındaki dar ve meyilli alanda, 1,5-2 km²'lik bir alan üzerine yerleşmiş orta büyüklükte bir şehirdi. Osmanlı İmparatorluğu'nun Hatay'daki hakimiyeti 1918 yılına kadar devam etti. Cumhuriyeti dönemi [değiştir] Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 23 Haziran 1939'da iltihak kararının alınmasının ardından Hatay'daAna madde: Hatay Cumhuriyeti Mondros Mütarekesinden sonra Fransız işgaline uğrayan ve 1921 yılında Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kalan Antakya, İskenderun ve havalisinde İskenderun Sancağı adıyla bir yönetim kuruldu. 2 Eylül 1938'de bu sancakta kurulan 'Hatay Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen, başbakanı Abdurrahman Melek, meclis başkanı Abdülgani Türkmen, milli marşı İstiklâl Marşı olmuştur. Hatay Devlet Meclisi 23 Temmuz 1939 tarihinde Türkiye'ye iltihak kararı almıştır. 23 Temmuz 1939'da 'Hatay' adıyla bir vilâyet olarak Türkiye'ye katılmıştır. Kültür Saint Pierre Kilisesi, Antakya'nın iki kilometre kuzeydoğusunda, Reyhanlı karayolu üzerinde, Habib-i Neccar Dağı'nın uzantısı olan Haç Dağı'nın eteğindedir.Kuzeyden güneye, güneyden kuzeye giden ve doğudan gelen anayolların kavşak noktasında bulunan Antakya, tarihi boyunca kıtalar ve bölgeler arası ticarette önemli rol oynamış, yolcu ve hacı kervanları için bir konaklama yeri ve çeşitli bölgelerden gelen insanlar için bir kültür alışverişi merkezi olmuştur. İskenderun ise tarihi boyunca Mezopotamya' nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun ithal ve ihraç limanı olarak hizmet vermiştir. Bu nedenle Antakya çeşitli bölgelerden gelmiş binlerce insanın konakladığı, başka bölge insanlarıyla hem mal, hem fikir alışverişinde bulunduğu, memleketlerine yeni bilgi ve fikirlerle döndükleri bir kültür merkezi görevi yapmış, Helenistik Dönem ve Roma İmparatorluğu dönemlerinde dünyanın sayılı uygarlık merkezlerinden biri olarak ün yapmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de bir ticaret ve kültür merkezi görevi yapan Antakya bu dönemini günümüze kadar gelişerek sürdürmüş, kuruluşu Antakya' dan eski olmasına rağmen kent olarak 20. yüzyıl başlarında önem kazanan İskenderun ise 1950' li yıllardan sonra hızlı bir gelişme göstererek Türkiye' nin sayılı ticaret, sanayi ve ihracat merkezlerinden biri haline gelmiştir. Tarihi boyunca çeşitli inançlara sahip pek çok millete ev sahipliği yapan Hatay bölgesinde çok sayıda şair, bilim adamı ve sanatçı yetişmiş, zaman içinde zengin bir kültür birikimi meydana gelmiştir. Bu birikimin izlerini, etkilerini bugün de tarihi yapılarda, müzelerde eser olarak, toplum yaşayışında sanat, basın-yayın etkinlikleri ya da adet, gelenek, görenekler halinde görmek mümkündür. Ayrıca tarihi boyunca çeşitli dinlerin, inançların bir arada yaşadığı Hatay bu özelliğini bugün de korumakta, İslam, Hıristiyanlık ve Musevi inançları iç içe yaşamakta, cami, kilise ve havra yanyana varlıklarını ve fonksiyonlarını sürdürmektedir. Toplumun sahip olduğu ortak kültür nedeniyle inanç farklılıkları Hatay' da hiçbir zaman problem olmamış, bu farklılıklar kültürel yapının bir zenginliği olarak kabul edilmiştir. Ekonomisi Hatay;da 5 adet organize sanayi bölgesi, 6 adet küçük sanayi sitesi bulunmaktadır. Antakya Organize Sanayi Bölgesi(AOSB), İl Özel İdaresi ile Antakya Ticaret ve sanayi odası;nın %50 ortak katılımı ile 1.500 dönüm arazi üzerine kurulmuş olup 57 firmaya arsa tahsis edilmiştir. Antakya Organize Sanayi Bölgesi;nde kurulu sektörler; tohumculuk, iplik boyama, çelik boru imalatı, yağ işletmeleri, baharat kurutma, boya, çelik kapı, sabun imalatları ile tavuk kesim entegresi, tekstil, yem sanayi, paketleme ve otomotiv sanayidir. Bölge, İskenderun limanı;na 35 km, Cilvegözü Sınır Kapısı;na ise 58 km uzaklıktadır. Antakya Küçük Sanayi Sitesi 805 bin metrekare alan üzerinde 1.515 işyeri ile faaliyet göstermekte olup bu bölgede 6.000 kişi çalışmaktadır. Antakya Deri-Kösele Küçük Sanayi Sitesi 52.000 metre kare alan üzerinde 122 işyeri ile faaliyet gösteren işyerinde 170 kişi istihdam edilmektedir. Hatay;da 70 adet Esnaf ve sanatkârlar odası faaliyet göstermekte odalara kayıtlı 37.891 esnaf bulunmaktadır. Antakya;da yıllardır Mobilya dericilik ve ayakkabıcılık yıllardır yapılmakta, Türkiye ayakkabı üretiminin %3, dericilikte ise %10;nunu karşılamaktadır. 2006 yılı itibariyle Antakya Ticaret ve Sanayi odası;ndan 287 firma kapasite raporu almıştır. Bunlardan ; %41;i gıda, %15;i Kimyasal ve plastik eşya imalatı, %10;u ağaç ve ağaçtan mamul ahşap işletme ve mobilya imalatı. %9U Metal ve metal eşya, makine ve parçaları imalatı, %4;ü otomobil ve servis bakım hizmetleri, %1,4;ü kâğıt ürünleri, basım ve ambalaj malzemesi imalatı, %0,6 sı ayakkabı imalatı yapmaktadır. 2006 yılı itibariyle ilimizde faaliyet gösteren ve Sanayi SİCİL belgesi almış olan toplam 418 işletme mevcuttur. İlçelere göre işletmelerin dağılımına bakıldığında %43;ü Antakya;da, %22;si İskenderun;da, %12;si ise İskenderun;da bulunmaktadır. Ancak çalışan işçi sayılarına bakıldığında il genelinde işçilerin %57;si İskenderun;da, %19;unun da Antakya;da istihdam edildiği görülmektedir Hatay Gezilecek Yerler İskenderun: Hatay iline bağlı İskenderun, kendi adıyla anılan körfezin kıyısındaki modern bir kenttir. Kıyının hemen gerisinde bir duvar gibi yükselen Nur Dağlarına sırtını vermiş, yeşil ve dört mevsim sıcak bir turizm merkezi, bunun yanı sıra da işlek bir ticaret limanıdır. Cami ve Kiliseler Önemli bir inanç turizmi merkezi olan Hatay'da, dünyanın ilk Katolik Kilisesi olan Saint Pierre Kilisesi bulunmaktadır. Hıristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan Hatay, aynı zamanda dört büyük patriklik merkezinden biridir. St. Simon Stylite Manastırı , Yayladağı Barleam Manastırı ve Keldağı Barleam Manastırı önemli manastırlarıdır. Habib Neccar Cami, Şeyh Ahmet Kuseyri Cami ve Türbesi, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Payas Sokullu Külliyesi ve Ulu Cami görülmeye değerdir. Surlar Antakya'nın etrafı Seleukus döneminde yüksek surlarla çevriliydi. Surlar üzerinde 360 nöbetçi kulesi ve Habib Neccar Dağı'nın en yüksek ve sarp tepesinde de halen kalıntıları olan bir iç kale bulunuyordu. Demirkapı: Hacıkürüş deresinden gelen şiddetli selleri kontrol edebilmek için Habib Neccar Dağı ile Haçdağı'nı birbirinden ayıran derin ve dar vadi üzerinde surların devamı niteliğinde yüksek ve sağlam bir duvar olarak yapılmıştır. Aynı zamanda şehrin giriş kapılarından biri olarak kullanılan bu duvar günümüzde hala ayaktadır. Köprüler Demirköprü: Antakya ile Reyhanlı arasında, Asi Nehri üzerindedir. Ortaçağ'da bölgenin en önemli geçitlerinden ve Antakya savunmasında büyük rol oynayan bir köprüdür. Taştan yapılmış ve iki ucunda kuleleri ile kapıları olan köprünün kuleleri yıkılmıştır, ancak köprü halen kullanılmaktadır. Dana Ahmetli Köprüsü: Kırıkhan Ovası'nda, Karasu Nehri üzerindedir. 6 gözlü bir taş köprüdür. 16. Yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Kaleler Koz Kalesi: (Kürşat Kalesi)Antakya Prensliği zamanında yapıldığı sanılan kalenin büyük blok taşlarla yapılmış iki burcu halen ayaktadır. Bakras Kalesi: Antakya - İskenderun yolunun 27. km. sinde, yoldan 4 km. kadar içerde sarp bir tepe üzerine çok katlı olarak kurulmuş olan kalenin halen birçok mekanı sağlam durumdadır. Payas Kalesi: 1567 de hendeği ile birlikte restore edilmiş bir Osmanlı kalesidir. Son yüzyılda hapishane olarak kullanılmıştır. Mancınık Kalesi: Payas - Dörtyol arasında sarp bir tepe üzerinde 1290 yılında yapılmıştır. Çok az kalıntısı vardır. Cin Kulesi: Kale ile liman arasında, limanı korumak amacıyla 1577 yılında yapılmış bir karakol kulesidir. Darbısak Kalesi: Kırıkhan ile Hassa arasında, Kırıkhan'a 4 km. uzaklıkta bir tepe üzerindedir. Beyazid Bestami Makamı Darbı-Sak Kalesi üzerindedir. 19. yüzyıl sonlarında burada bir cami ve türbe yaptırılmıştır. Her yıl binlerce kişi ziyaret eder. Hanlar, Hamamlar Antakya içerisinde hemen hepsi geçmiş yüzyıllarda vakıflar tarafından yaptırılmış olan bir çok han ve hamam vardır. Halen çalışan han ve hamamlar geçmişin kültürel özelliklerini, mimari yapısını bu güne getirmişlerdir. Cindi Hamamı, Saka Hamamı, Meydan Hamamı, Yeni Hamam, Kurşunlu Han, Sokullu Hanı halen kullanılır olanıdır. Kaplıcalar Reyhanlı Hamamat Kaplıcaları: Reyhanlı-Antakya karayolu üzerinde Kumlu İlçesi'nde bulunmaktadır. Yörenin en büyük kaplıcası olup birçok hastalığa iyi geldiği söylenmektedir. Erzin Başlamış Kaplıcaları ve Şifalı Suları: Kaplıca ve şifalı maden suyunun çeşitli hastalıklara iyi geldiği söylenmektedir. Erzin İlçesi'ne bağlı Başlamış Köyü'ndeki kayaların çeşitli yerlerinden çıkmaktadır. Erzin içmelerinin suyu hafif tuzlu ve acımsı, bikarbonatlı, toprak kalevili, karbondioksitlidir. Ayrıca bromür de vardır. Reyhanlı Hamamı: Reyhanlı İlçesi'ne 20 km. uzaklıktadır. Türkiye-Suriye sınır kapısına çok yakınında bulunan kaplıcada yaklaşık 5 kaynakta su çıkmaktadır. İçme olarak da kullanılabilen kaplıca suyu çeşitli romatizmal hastalıklara iyi gelmektedir. Kisecik Köyü Şifalı Suyu: Merkez İlçeye bağlı Kisecik Köyü'ndedir. İçildiği zaman mide mitolitesini arttırır, boşalmasını kolaylaştırır. Çok içildiği zaman idrarı arttırarak idrar yollarının ince kumlarının atılmasına ve iltihapların temizlenmesini kolaylaştırır. Hararet derecesi sıcak sular grubuna girecek derecede olup, nevrit, nevralji, kronik romatizmal hastalıklara iyi gelmektedir. Müze ve Örenyerleri Hatay Arkeoloji Müzesi (Antakya Mozaik Müzesi): Mozaik koleksiyonu zenginliği yönünden dünyada ikinci, para koleksiyonu yönünden ise üçüncü sırada yer alır. Harbiye, Antakya, Aççana, Çevlik, ve İskenderun'da yapılan kazılarda bulunan çeşitli süs eşyaları, heykeller, mezarlar da sergilenen eserler arasındadır. Müze Tel (+90-326) 214 61 68 Örenyerleri St. Pierre Kilisesi - Antakya / Kuruyer Aççana Örenyeri - Reyhanlı (Merruş) / Varışlı K. Çevlik Örenyeri - Samandağ / Kapısuyu Köyü Harbiye (Defne): Antalya il merkezine 7 km. mesafede olup her tarafı yeşillik olan güzel bir piknik yeridir. Antik çağın ünlü Daphne kentidir. Efsaneye göre Zeus'un oğlu ışık tanrısı Apollon, ırmak kenarında gördüğü genç ve güzel bir kız olan Daphne'ye aşık olur ve onunla konuşmak ister. Daphne'yi kovalar. Daphne kurtulamayacağını anlar. 'Ey toprak ana beni ört, beni sakla, beni koru' diye yalvarır. Daphne ağaca dönüşür. Apollon şaşırır. Bu olaydan sonra şiir ve silah zaferi defne ağacının dalıyla mükafatlandırılır ve Defne'nin gözyaşlarının Harbiye'deki şelaleleri meydana getirdiğine inanılır. Seleukos Döneminde çağlayanlarıyla tanınan ve dünyaca ünlü bir sayfiye yeri olan Defne, çok sayıda köşkler, tapınaklar, eğlence yerleri ile ünlüydü.turkeyarena.net Stadyumunda düzenlenen olimpiyatların ihtişamı dillere destandı. Ancak şiddetli depremler bu şehri yerle bir etmiş, günümüze gözle görülür herhangi bir eser kalmamıştır. Harbiye, şimdilerde çok ilgi gören mesire yeri, yayla olup aynı zamanda heykeller, turistik eşya yönünden önemli bir beldedir. Yöredeki tezgahlarda dokunan doğal ipekler ise gerek yurt içinde gerekse yurt dışında çok aranan kumaşlardandır. Titus Kaya Tüneli (Çevlik) Samandağ ın 5 Km. kuzeyinde denize hakim yamaçlarda M.Ö. 300 yıllarında Seleuykos Nikator tarafından kurulan ve kurucusunun adı ile anılan antik kenttir. Kentin, dağın hemen bitiminde, dağdan gelen derelerin ağzında bir iç limanı vardı. Sellerin bu limanı doldurması tehlikesi ortaya çıkınca imparator Vespasianus zamanında dağ delinerek bir tünel açılması kararlaştırıldı.turkeyarena.net Tünel Titus zamanında tamamlandı ve derenin önü bir duvarla kapatılarak sel suları , yüksekliği 7 mt. genişliği 6 mt olan bu tünel vasıtası ile uzaklara akıtıldı, böylece limanın dolması engellenmiş oldu. 130 mt si tünel , kalanı açık kanal halinde olan tünelin uzunluğu girişten Çevliğe kadar 1380 mt. dir. İLGİLİ SON HABER Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Altay’a fahri doktora ünvanı Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ)i Senatosu’nun aldığı kararla fahri doktor ünvanı verilen Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay için üniversitemizde fahri doktora tevdi töreni gerçekleştirildi.