Hep ödül alanlardan bahsediyoruz ama törenin kendisi de önemli. Yıllardır birçok törene katıldım ama Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndekiler gibi neredeyse kusursuz işleyen tören yok diyebilirim. Sunucu hata yapmıyor, kimin nerede duracağı, ne zaman konuşacağı önceden belli. Sahnede hiç kaos yaşanmıyor.
Ödül alan sanatçılar için hazırlanan biyografi filmleri de başarılı, niye bu ödülü aldıklarını net bir şekilde öğreniyorsunuz.
Farkında mısınız, ödül alanlar da hiç tartışma konusu olmuyor; eskiden oluyordu!
Ödülleri veren kurulun tercihleri doğru.
'İyi ki ödül vermişler' diyorsunuz.
Resepsiyonda konuklara sunulan ikramlarda ise çiğköfteden makarona, Osmanlı şerbetine bir Türkiye senteziyle ve hoş sürprizlerle karşılaşıyorsunuz. Orası devletin en üst makamı elbette. Tören iyi olmalı diyeceksiniz ama öyle olmuyor işte; biz halk olarak disiplinde sorunlar yaşadığımız için en önemli, en iddialı tören ve organizasyonlarda bile hatalar yapmayı ve sahnede kaos yaratmayı başarıyoruz.
Ödüllerdeki doğru tercihler, törenin hatasız akışı, resepsiyondaki canlılık vs.
Külliye'deki törenler ise neredeyse kusursuz akıp gidiyor. Külliye'deki törenlerin kusursuz geçmesinde emekleri olan başta Cumhurbaşkanlığı Sözcüzüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Basın Baş Danışmanı Lütfüllah Göktaş ve ekibini kutlarım.