Fransa'da yaşanan protestoları, çatışmaları;
Gezi olaylarına benzetenlere hayret ediyorum.
Çatışmaların nedeni; ekonomik. Fransa'da olaylar; hükümetin, anayasal yetkisini kullanarak parlamento oylaması olmaksızın çalışma yasasını değiştireceğini açıklamasıyla patladı. Sendikalar, meslek örgütleri ve öğrenci birlikleri ayağa kalktı ve ülke çapında başlatılan grevler, dalga dalga ilerliyor.
Yeni yasayla yapılacak değişikliklerle beraber, işverenlerin çalışanlarını işten çıkarmaları, çalışma saatlerini artırmaları kolaylaşacak ve fazla mesailere ödenen ücretler de azaltılabilecek. Tasarıya göre, günlük azami 10 saat olabilen çalışma süresi, 12 saate çıkarılacak, iş sözleşmesinde değişiklik yapmak isteyen çalışanlar işten atılabilecek.
8 SAAT ÇALIŞIYORLAR
Meseleye başka bir açıdan bakalım: OECD'nin 'Better life index' (Daha iyi yaşam endeksi) raporuna göre; Fransa, iş yeri dışında geçirilen zaman ortalamasında lider. Fransa'da vatandaşlar az çalışıyorlar, günde ortalama 16.4 saati iş yeri dışında geçiriyorlar.
Fransa hükümeti de çalışanların bu kadar rahat koşullara sahip olmasının ekonomiye zarar verdiğini, üretimde verimliliği azalttığını ve işsizliği artırdığını söylüyor.
Ancak işçiler ve sendikalar 'Kazanılmış haklarımızı geri vermeyiz' diyorlar.
Fransızlar bir de bizim kadar çalışsa ne olurdu acaba? OECD'nin 'Better life index' raporunda; Türkiye, günde iş yeri dışında geçirilen ortalama 12.2 saat ile sonuncu sırada. 12.2'den sekiz saat uykuyu çıkar; mutlu yaşamak için 4 saat 20 dakikamız var arkadaşlar.
Ev işlerini, alışverişi, çocukların isteklerini yerine getirmeyi, yemek yemeyi, kişisel bakımı vs. çıkarırsanız, geriye ne kalıyor acaba?
Bir de İstanbul'da yaşadığınızı, günde 2-2.5 saatinizin yolda geçtiğini düşünün!
Özetle; Fransızlar rahatlarına çok düşkünler ama vakti zamanında kazanılmış haklarını bizim gibi geri vermedikleri, mücadele ettikleri için bu rahat hayatı yaşıyorlar!
Tabii bu karşılaştırmayı fazla rahat yaşamaktan ekonomisi çöken Yunanistan'ı örnek gösterip farklı bir boyuta taşımak da mümkün!