Sosyal medyada bir video dolaşıyor; ilkokul birinci sınıf öğrencileri, rap müziği ritmi eşliğinde şu şarkıyı söylüyorlar: "Cumhuriyet kuruldu, 29 Ekim'de. Meclis açıldı, 1920'de. Çanakkale Savaşı, 18 Mart. Atatürk doğdu Selanik'te… Sonbahar, kış, ilkbahar, yaz. Dört tane mevsim, haydi defterine yaz. Bir yılda 12 ay. Haydi durma say. Say, say, say, say… Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran… Durma haydi devam. Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık. Liste hayli kabarık. Ben 1. sınıfım. Okurum, yazarım. Şehitlerimi anarım, herkese saygılıyım. Göklerde dalgalanır gururla bayrağım. İstanbul Esenler, işte ben buradayım."
İşte eğitimde fark yaratmak bu. Bu farkı yaratan pahalı bir kolejin öğretmeni değil. Adı: Ahmet Naç. İstanbul Esenler'deki Mehmet Akif Ersoy İlkokulu'nda öğretmen. Aljazeera Türk'ten Umay Aktaş Salman, Ahmet Naç'ı okulunda ziyaret etmiş. Ahmet Öğretmen, öğrencilerine sadece rap müzikle ders öğretmiyor; elinde fırçasıyla 1-E sınıfını rengarenk boyamış. Okulda kütüphane, resim atölyesi, spor salonu yok. Ancak Ahmet Öğretmen, okul bahçesini resim atölyesine çevirmiş, velilerden destek alarak ilkel lastikten yaptığı ilkel bir filenin etrafında öğrencilere tenis öğretmiş. Fakir bir okulda böylesine istekli, yaratıcı bir öğretmeni görünce veliler de kolları sıvamış; anneler, beden derslerinin öncesinde her hafta okula gelerek, tenis filesini ve basketbol potalarını kuruyorlarmış. Üşenmeden ağır malzemeleri depodan bahçeye taşıyorlarmış.
Ve en önemlisi; Ahmet Öğretmen'in kendi sınıfında yarattığı büyük fark, diğer öğretmenleri de harekete geçirmiş, onlara ilham kaynağı olmuş.
Ahmet Öğretmen şöyle diyor: Burası Esenler diyebiliriz. Burası Bağcılar diyebiliriz. Görev süremizi doldurup buradan belki daha iyi bir yere gidebiliriz. Ama o zaman da gerçekten tam anlamıyla öğretmenlik yapmış olur muyuz? Bu aslında kaçmaktır, bahanelere sığınmaktır."
Ne yazık ki, ülkemizde birçok özel okulda bile öğretmen ve eğitim kalitesi düşük. Çocuğunuzu pahalı bir özel okula, adı çok duyulmuş bir devlet okuluna yollasanız da fark etmiyor; asıl önemli olan öğretmenin kalitesi. Ne yazık ki, 'Hababam Sınıfı'ndaki 'Mahmut Hoca' gibi idealist öğretmen ve müdürlerin sayısı hızla azalıyor ülkemizde. Eğitimde en büyük devrim, öğretmenlerimizin hayat standartlarını yükselterek mümkün olabilir. Elbette her şeyi de devletten bekleyemeyiz; Ahmet Naç gibi öğretmenlere ve ona destek olan velilere de ihtiyaç var.
İyi ki varsın Ahmet Naç; öğrencilerin, velilerin seninle ne kadar gurur duysa az.