Prof. Dr. Orhan Kural, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (İTÜ) 'Bugün Günlerden Yarın' etkinliği kapsamında sahne alan Cem Yılmaz'ı dinlemek için salona girmek istedi ama içeri alınmadı. Olayla ilgili videoyu izledim. Kural'ın elinde bir ödül var; amacı filmlerinde insanları sigara ve gazlı içecek içmeye özendirdiğini düşündüğü Yılmaz'a Topluma En Kötü Örnek ödülünü verip protesto etmek. Kapıdaki görevli, sadece öğrencilere açık bir etkinlik olduğunu belirterek Kural'ı içeri almıyor. Kural da "Burası İTÜ'nün malı, ben buranın hocasıyım. 44 yılımı bu üniversiteye verdim. Beni nasıl içeri almazsın" diyor.
ÜNİVER SİTEDE ŞOV
Görevli de etkinliği düzenleyenin Doğuş Grubu olduğunu belirtmek için "Burası şu an Doğuş'un" diyor. Kural da ağlamaklı bir ses tonuyla "Burası hâlâ İTÜ'nün; Cem Yılmaz'ın ya da Doğuş Holding'in değil" diyor.
"Askerlerimiz şehit düşerken Cem Yılmaz'ı nasıl burada konuşturursunuz" falan diye konuşmasını sürdürüyor. Öğrenciler de Kural'ı alkışlıyor.
Görevli ısrarla "Burası Doğuş'un" diyor. Kural da "Siz satın aldınız yani burayı. Burası Doğuş'un mu? Burası benim öğrencilerimin üniversitesi" diyor, elini uzatıp görevliden kendisini kelepçelemesini istiyor. Yani Kural mevzuyu abarttıkça abartıyor, şov yapıyor.
Kural'ın alkolle ve sigarayla savaşına saygı duyuyorum ama davasını savunurken genelde ipin ucunu kaçırıyor. Sanatçılara bazen haksız yere saldırıyor, birçok etkinlikte olay çıkarıyor.
Yani insan bir misyonu nasıl abartıp kendini rezil edere en iyi örnek Kural'dır. Şahenk İnisiyatifi tarafından üniversitelerde düzenlenen 'Bugün Günlerden Yarın' sohbetlerine ben de katılmış, bu köşede yazmıştım. Öğrencileri hayal kurmaya teşvik eden, vizyonlarını açan çok yararlı bir proje. Ancak Kural'ın salona alınmaması hem bu projenin misyonuna, hem de Doğuş Grubu'nun ilkelerine ters düştü.
KRİZ YÖNETİLEMEDİ
Evet, Kural'ın amacı her ne kadar etkinliği provoke etmek gibi görünse de; bir hocanın kendi üniversitesinde bir salona girememesi ve kapıdaki görevli ne kadar iyi niyetli olsa da sürekli "Burası Doğuş'un" demesi hoş bir tablo değildi. Kaldı ki, üniversiteler özgürlükler ortamıdır;
Kural'ın, ne kadar haksız da olsa teoride içeri alınmaması düşünce özgürlüğüne darbedir.
Bence kriz yönetilemedi. Kural içeriye alınıp sakinleştirilebilirdi.
Evet, Kural'ı sakinleştirmek de zor ama krizi yönetmek burada devreye giriyor. Kurumsal iletişimciler, halkla ilişkiler ekipleri kriz yönetme konusunda daha çok çalışmalılar.
Onların şanssızlığı da kriz yönetiminde en zor rakibe, Orhan Kural'a denk gelmeleriydi galiba.