'Fenerbahçe Cumhuriyeti' söylemi, Aziz Yıldırım'ın en büyük algı yönetimlerinden biridir. Bu benzetme, taraftarın çok hoşuna gider ama monarşi ile yönetildiğinin farkında değildir.
Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır.
Yıldırım'ın "Beni kızdırmayın, 10 yıl daha gitmem" sözü de, sağlığı elverdiği sürece başkanlığı bırakmayacağı anlamına geliyor.
Yıldırım, Fenerbahçe'ye monarşiyi adım adım getirdi, önce kongre üyelerinden oluşan grupları ortadan kaldırdı. Eskiden Fenerbahçe'de her seçim kıran kırana geçerdi; bugün ise üyeler, Yıldırım'a karşı rakip bile çıkaramıyorlar.
Eskiden kulübün asıl sahibi taraftardı, tribünlerden 'Yönetim istifa' sesi yükseldi mi, bunun önünde kimse duramazdı. Metin Aşık, Güven Sazak ve Ali Şen gibi başkanlar; taraftar istediği için koltuğu bırakmak zorunda kaldı. Yoksa Fenerbahçe gibi büyük bir gücü bırakmayı kim ister ki!
GÜÇ SARHOŞU
Yıldırım, o kadar büyük bir güç sarhoşluğu yaşıyor ki; taraftardan bile korkmuyor, onlara küfür etmekten bile çekinmiyor. Kaldı ki, çoğu taraftar grubu da Yıldırım'ın kontrolü altında. Yıldırım ele geçiremediği grupları ise suçlu ilan ediyor, onlara kombine satmıyor.
Aziz Yıldırım'ı, Ali Koç bile seçimle indiremez. Çünkü bütün üyeler Yıldırım'a biat ediyor. Yıldırım; kulübün dinlenme tesislerinde bedava havuza giren, yemek yiyen, tatil yapan ve beleş maça giden üyelerin oylarıyla her seçimi kazanıyor. Yıldırım'ın gitmesi; onların bu avantaları kaybetmesi demek.
Bir de Yıldırım'ın yönetim biçimini, Futbol Federasyonu'nu bile takmamasını seven büyük bir kitle var.
Her topluluk hak ettiği şekilde yönetilir. Popülist politikalara destek veren Fenerbahçe taraftarının büyük çoğunluğu da ne yazık ki, Aziz Yıldırım'la yönetilmeyi hak ediyor.