Büyük bir tanıtımla vizyona giren, dev oyuncu kadrosuyla dikkat çeken 'Annemin Yarası', 308 salonda gösterime girmesine rağmen ilk üç günde 101 bin 586 kişi tarafından izlendi. Dram ağırlıklı filmler için belki bu sayı normal görünebilir.
Film; eski Yugoslavya'da Sırpların Müslümanlara uyguladığı sistematik tecavüzleri, yetimhaneden çıkıp ailesini arayan bir gencin özelinde anlatan, trajik bir temaya sahip.
Ama filmin, eğlenceli ve romantik yan öyküleri de var.
Filmin ağır bir sanatsal sinema dili yok; sadece festivallerde ödül alsın diye oluşturulmuş minimalist bir görsel açıya sahip değil. Özetle 'Annemin Yarası', daha geniş bir izleyici kitlesini hedef alan bir film olarak tasarlanmış. Açıkçası 101 bin seyirciden daha fazlasını bekliyordum ve bu rakam ümitsizliğe kapılmama neden oldu. Çünkü genelde komedi filmleriyle gişe rekorları kıran BKM, arada 'Annemin Yarası' gibi izleyiciye verecek bir mesajı olan yapımlar da çekiyor. Bu da sinemamız için güzel bir gelişme.
Keşke izleyici de 'Annemin Yarası'nı daha çok izleyerek bu tavra katkıda bulunsaydı.
Ama bir de hayatın gerçekleri var; bir film sırf güzel bir misyonla yola çıkıyor diye izleyici gidip o filmi izlemez. İzleyicinin zamanı ve parası değerlidir. Dramatik bir filme çok gişe yaptırmanın formülü, 'Babam ve Oğlum'da gizli aslında: Senaryo gerçekten sarsıcı olmalı, izleyiciyi tam kalbinden vurmalı ve öykü merak uyandırmalı. Film adını büyük tanıtımlarla değil, kulaktan kulağa şehir efsanesi gibi yayılarak duyurmalı.