Bazen doğruyu söylesen de kimse sana inanmıyor. Ne yaparsan yap, yüzüne 'Heeee heee!' çekip arkandan yalan söylediğini, işin aslının öyle olmadığını iddia ediyorlar. O kadar çok aksi örneği görmüşler ki; inanmak artık mümkün değil yani, onları da suçlamamak lazım. Misal:
Gözünün merdivenlerden düştüğün için morardığına... Geçenlerde bizim Sevtap, mahallede düştü ve gözü mosmor. Olayın gerçeğini bilmeme rağmen benim bile kafamda 'Acaba biri yumruk mu attı kıza?' sorusu gelip gitmedi değil.
Burnuna deviasyon ameliyatı yaptırdığına... Eh 'Burnuma estetik yaptırdım' deme cesaretini gösteremeyenler, 'Deviasyon ameliyatı oldum valla, nefes alamıyordum' derse ve finalde o koca burunlar hokkacık, küçücük, fındıkçık çıkarsa, doğru söyleyene de inanılmaz.
Tek bir kuruş almadan zengin kocadan boşandığına... Buna da inanılmaz, kesin gizli bir anlaşma yapılmıştır, mallar zaten kadının üstünedir, falandır filandır.
Sevgilinden/eşinden ayrılır ayrılmaz başkasına aşık olduğuna, aslında onu aldatmadığına... Yoook! Aşk öyle damdan düşmez, ille de arkadan bir dolaplar dönecek.
Mide ameliyatı olmadan ya da yağlarını aldırmadan 40-50 kilo verdiğine... İrade ve azim ikilisi denen bi' şey var ama bundan herkesin haberi yok herhalde... 'Yook canım, kesin ameliyat olmuştur, bizi kandırıyor. Spor ve diyetle o kadar kilo veremez' diyorlar. Verir canım, verir.
Eski sevgiline gerçekten mutluluklar dilediğine... Sahtedir o, sahte; bunlar hep poz! Eski sevgiliye mutluluk dilenir mi hiç! Tavşan kanı kaynatıp bez bebeklere iğneler batıracaksın tabii ki.