Ondan şikayet, bundan şikayet, ne iştah kaldı ne de afiyet! Bir şeyi sistemli biçimde tekrar edersen alışkanlık edinirmişsin. Ne doğru... Misal şikayet, sanki bulaşıcı bir hastalık. Pesimizm en ihtişamlı günlerini yaşıyor. Modern dünyanın -mış gibilik yorgunu insanı şikayet etmeden duramıyor. Biri 'Çok iyiyim, süperim' dese, diğerinin asabı bozuluyor.
En basiti; hava... Güneş açar bunalırız, bulutlanır daralırız, yağmur yağar sanırsın gökten lanet yağıyor, rüzgar çıkar saçları bozar. Hava bile bize yaranamıyor.
Sevgilisi olan kendini mahkum gibi hissediyor. Yalnızlar 'Hep böyle mi olacak?' diye ağlıyor. Açlık büyük sorunken, karnı doyan kilo almaktan yakınıyor. Çalışanın dilinde bitmeyen bir yorgunluk, birileriyse boş vakitten bunalıyor. Yahu tatilden bile şikayet edenini duydum! Hep karamsarlık, hep yetersizlik hissi, hep yanlış yerde bulunduğuna dair bir inanç, hep kötü, hep o aşılamayan talihsizlik duvarı, 'şimdi olmayan kesin daha iyidir' takıntısı.
ÜÇ HAFTA UYGULAYIN
Kabul etmeliyiz ki; şikayet elini verdiğinde tüm varlığını kaptırdığın, ömrünü harcadığın bir hastalık. Ve fakat müjdemi isterim ki kendisini alt etmenin bir yolu var. Şükretmenin insan psikolojisi üstündeki olağanüstü etkilerini araştıran Psikolog Profesör Robert A. Emmons; şikayetçi ve mutsuz insanlara 'Şükür Günlüğü' tutmalarını tavsiye ediyor.
İlk başta sıkıcı, demode ve gereksiz gelebilir ama azmedip en az üç hafta uygulayınca fevkalade sonuçlar veriyor.
Yapacağınız şu: Küçük bir defter alacaksınız, yanınızda taşıyabileceğiniz boyutta... Bir de kalem. Gün içinde yaşadığınız ve şükretmenize sebep olacak şeyleri o deftere not edecek, akşam yatmadan okuyacaksınız. Bu egzersizle, her günün size verdiği güzellikleri fark etmeye başlayıp mızmız halinizden kurtulacak, daha mutlu biri olacaksınız. Her gün yapmasanız bile haftada üç gün yapın, razıyız.
Şimdi 'Ayşe her gün neye şükredeceğiz ki Allah aşkına' derseniz valla kırılırım. Yahu sen iste bak neler bulursun canım benim. Misal; güneşli bir sabaha uyanmak, arkadaşınızın size kahve ısmarlaması, iyi bir yazı okumak, gülümseten bir karşılaşma, en sevdiğiniz pastadan yemek, köpeğinizle oynamak, harika bir film izlemek, sağlıklı olmak, arabana çat diye park yeri bulmak, sıcacık çorba... Bunlar ve daha fazlası şükretmemiz için türlü türlü nedenler. Yeter ki bakmayı öğrenelim, gözümüzü olmayanlara dikmeyelim.
Eve kapanıp insanı bir an önce ölsem de kurtulsam seviyesine getiren şikayet salgınından çok sıkıldım şahsen...