Tam oturacakken altından sandalyeyi çekmişler gibi bir film. Küt! Yere çakılıyor.
Yani elinde un var, şeker var, yağ var ve sen helva yapamıyorsun. Pes! Olacak şey değil.
Kadro bomba; aslan gibi Kenan İmirzalıoğlu, dünya güzeli Meryem Uzerli, gözümü kırpmadan izlediğim Haluk Bilginer, genç yetenek Fatih Artman.
Yönetmen ödüllü; Onur Ünlü. Senaristleri sıkı işler yapmış isimler; Kerem Deren, Pınar Bulut. Hikayemiz Peyami Safa'nın 'Cingöz Recai'si...
FİLME YAZIK OLMUŞ
Şimdi biz sinema seyircileri olarak ne bekleriz? Dört dörtlük bir soygun filmi bekleriz. Eğlence bekleriz, sürpriz bekleriz, şaşırmak isteriz, gülmek isteriz, sinemadan çıkınca kendimizi 'Cingöz Recai' gibi hissedip yan yan, sırıta sırıta yürümek isteriz. Eşe dosta 'Ohhh nefis vakit geçirdik, siz de gidin' demek isteriz. Ama istemekle olmuyor. Her filmin temeli senaryosuysa eğer, bu film zaten daha çekime girmeden temelinden sarsılmış. İzlerken kafanızda pırtlayan 'Ne neden oldu?', 'Yan karakterler kimler ki?', 'Bu kız şimdi buraya nasıl geldi?', 'Şimdi milliyetçilik sosunun ne işi var?' sorularıyla senaryoya gıcık kapmamanız elde değil.
Meryem-Kenan aşkını bile seyirciye geçiremiyorlar. Sanırsınız yönetmen Onur Ünlü'nün alnına 'bu filmi çekeceksin' diye silah dayanmış.
Haa, 'Cingöz Recai' çok mu kötü? Hayatımda izlediğim en berbat film mi? Değil ama havada, eksik, bağ kurması, kapılması, alkışlaması zor bir film. Yazık olmuş.