Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Madem öyle Hande Bermek’e soruyorum

Ya biz müthiş geri kafalıyız, ya onlar uzaylı! Valla billa benim aklım Hande Bermek kafasını almıyor. Tüm iyi niyetimi önüme seriyorum, empatimi zirveye çıkarıyorum, 'başkalarının hayatını bilip bilmeden konuşmama, yargılamama' prensibimi elden bırakmamak için olağanüstü çaba sarf ediyorum. 'Aman dikkat edelim, incitmeyelim, bakalım gerçekler ortaya çıksın da öyle değerlendirelim' düzenimi bozmuyorum. Ama olmuyor!
Olay malum... Sunucu Murat Başoğlu yaz başında öz yeğeni ile Bodrum'da teknede görüntülendi. Görüntüler de malum... Olacak şey değil. Başoğlu önce 'Helga, Olga' dedi, "Plajda tanıştım, teknede seviştim" dedi.
Sonra ortaya çıktı ki, teknedeki kadın yeğeni Burcu...
Bu arada Başoğlu'nun eşi Hande Bermek, sadece "Olayı sevgiyle kucaklıyorum" cümlesini kurup, ta ki geçen hafta sonuna kadar sustu. Dedim, Hande Bermek sözünü sona saklıyor. Dedim, ee kolay mı, kadın neler yaşadı... Belki de çocuğunu korumaya çalışıyor.

ALDATMA KATEGORİLERİ DIŞI
Sonra Bodrum'da aynı evde yaşamaya devam ettiler, mahkemeye güle oynaya gittiler, sahillerde görüntülendiler falan... İçim bulanmaya, hadise daha da ilgimi çekmeye başladı. Bütün bu 'cool kadın' hali normal mi?
Hepimiz hemfikiriz ki, aldatılmak üzücüdür. Aldatıldığını gözlerinle görmen ise öldürücüdür, yürek yangın yerine döner.
Bir kadın için, aldatıldığının çevresi tarafından duyulması daha da fenadır. Ne kadar fazla insan duyarsa, affetmen o kadar güçleşir. Aldatıldığını tüm Türkiye'nin bilmesi ise canını duble acıtır, o yürek soğumaz.
Amaaaa kocanın seni öz yeğeni ile aldatması ve o anların kare kare tüm Türkiye'ye yayılması, tüm aldatma kategorilerinin dışıdır.
Bana sorarsanız, bununla başa çıkılmaz, bu affedilmez. Bundan ancak tiksinilir. Hamama koşup bin tur kese attırırsın kendine, bavulunu toplar kaçarsın dünyanın öbür köşesine. Bir daha yüzünü görmek, sesini duymak istemezsin. 'Cool' diye bi' şey olamaz.
Aylardır konuşmayan Hande Bermek, Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin'e röportaj vermiş. Bir merakla alıp okumaya başladım, adı 'röportaj' ama okuduğunuzda ortada gerçek bir röportajcılık yok. Çünkü bir sürü soru sorulmamış.
Birinci sayfadan 'Murat'ı sevdim, seviyorum, seveceğim' anonsuyla okuduğumuz röportaj, 'oku oku şok geçir' türünün en iyi örneklerinden biri olmuş. Hangi birini yazsam ki...
Mesela fotoğrafların sadece bir tanesinin Burcu ve Murat'a ait olduğunu, gerisinin onlara ait olup olmadığının belli olmadığını, aralarında cinsel bir ilişki bulunmadığını söylüyor Bermek.

NEDEN SUSTUNUZ?
Ben de kendisine soruyorum:
1. Ey Hande Bermek! Madem o fotoğrafların gerçekliğine inanmıyordunuz.
Madem "O fotoğraflardan sadece biri Burcu ve Murat'a ait, diğerleri kesin değil" diyorsunuz... (Ki o ne demekse... Photoshop'un öylesi henüz görülmedi!) Madem aralarında cinsel bir ilişki söz konusu değildi... Madem kocanız itibar suikastine uğradı...
Neden tüm aile el ele verip, kenetlenip, omuz omuza durmak suretiyle 'Bu büyük bir yalandır, iftiradır' feryadıyla basın toplantısı düzenleyip olayı başından durdurmadınız?
2. Diyorsunuz ki: "Burcu ile Murat'ın arasında bi' şey yok. Amca-yeğen ilişkisi bu. Kararı yargı verecek diyor susuyorum." Sizce susmanın zamanı mıydı? Olayın tüm ülkede yarattığı intibanın farkında mısınız? Madem o fotoğraflar gerçek değil, niçin çıkıp eşinizi savunmadınız? Bu susulacak bir şey mi? Dosyada bizim bilmediğimiz neler var?
3. Eşiniz sizi daha önce de aldatmış. Onu affedip affetmemek size kalmış da, sizce bu olay sıradan bir aldatmadan farksız mıdır?
4. Sizce ensest ilişki normal midir?
5. Bunların itibar suikastı olduğuna ve Murat Başoğlu'nun masumluğuna inanıyorsanız eğer, eşinizden neden boşandınız?
6. Murat Başoğlu da olayın başında "Helga, Olga, ben masumum" falan diyerek yalan demeçler vermişti. Siz karı-koca olarak aylardır bizimle dalga mı geçiyorsunuz?

YA İNKAR EVRESİNDE YA DA...
Gerçekten kimsenin özel hayatını yargılamak istemiyorum. Fakat tüm kanıtlar ortadayken, o adamla aynı evde yaşamaya devam edip "Son sözü yargı söyleyecek" deyip duran bu kadın, ya şoka girdi ve yas sürecinin birinci 'inkar evresi'nde kalakaldı ya da bizimle fena halde dalga geçiyor.
'Kocamı seviyorum size ne! Dağılın' dese ve boşanmasa, manyakça ama daha sağlam bir çıkış olabilirdi mesela. Ortalık tozduman olmuşken, sevgiyle kucakladığında anlayacaktık bunu... Bizde kabahat.
Böyle bir kafa görmedim! Ne yiyip ne içiyorlar, nasıl bir kafadan bağlanıyorlar bilemiyorum. Aman zaten bilmek de istemiyorum. Yuh artık!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA