Çok ilginç bir kitap okuyorum, adı 'Digicrimination/ Bunlar İyi Günlerimiz'... Dr. Okan Tanşu yazmış. Konusu, dijital dünyanın yarattığı ayrımcılık. Yani 'ya konuya dahilsin, ya da artık sen bu dünyada hiçbir şeysin' vaziyeti. Bundan sonra dijital dünyada bizi neler bekliyor? Ayakta kalmak için nasıl pozisyon almamız gerekiyor? Sosyal medya ve dijital üzerine kurulmuş yaşantımız bize neler ediyor?.. Dr. Okan Tanşu bunları araştırmış ve anlatıyor.
Her sayfasına notlar alıyorum, kitap bitince kendisiyle konuşup size aktaracağım.
Ve fakat şu bölümü yazmadan edemedim. Diyor ki Tanşu; araştırmalara göre, sosyal medyada 'Bakın ne kadar mutluyum' diye bağıran paylaşımların olumlu bir yönü varmış. Üst üste mutluluk içeren fotoğrafları görüp olumlu yazıları okuyunca, insanın içindeki mutluluk da artıyormuş.
Valla buna şaşırdım. Çünkü sahte ve pozlu fotoğrafları üst üste görünce, bende daha ziyade telefonu duvara fırlatıp atma hissiyatı, en olmayacak kişilerden özlü sözler okuyunca 'Yav arkadaş topunuz mu sahtesiniz!' gibisinden sinirlenme falan oluyor.
Arkadaşlarım arasında 'Yahu herkes mutlu, bu gıcık kız bile mutlu, bir ben mi mutsuzum yaaaaa!' haykırışlarıyla depresyona girenleri de unutmamak lazım tabii.