Mutluluk nedir? Günümüz insanına göre 'hazdır'. Haz dediğin de kısa sürelidir.
Misal; o yeni ayakkabıyı almak hazdır ama iki kere giyersin geçer. Son teknoloji buzdolabına sahip olmak da hazdır, bir süre sonra o da geçer.
Hayalindeki arabaya kavuşmak da hazdır, kavuşursun bir süre sonra kaldırıma park edersin, yani o da geçer.
Bilmem nerede bir ev istersin, alırsın, dayar döşersin; sonra onun hazzı da geçer.
O çikolatalı fındık kremasını kaşıklamak, kocaman burgeri mideye indirmek, en havalı kızla sevişmek, en popüler erkeğin koluna girip salınmak, bilmem ne kadar Euro'luk saati takmak, tekne sahibi olmak, daha çok para kazanmak, daha ünlü olmak, alkolün dibine vurmak falan da filan... Bunların hepsi haz.
Ve biz bu hazları mutluluk zannediyoruz. İşte burada da kafayı duvara çarpıyor, hayal kırıklığına uğruyoruz.
Çünkü haz o an için ayağımızı yerden kesse de, kendimizi 'kocaman' hissetmemizi sağlasa da geçip gidiyor, ellerimizden kayıyor. Ve biz daha fazlasını elde edene kadar ya da bir dahaki hazza kadar mutsuz oluyoruz.
Düşündüm de; mutluluğu kovalamak, mutsuzluğun en kestirme yoludur belki de. Mutluluğu hazla eşleştirmeyip her ruh halimizi, her duygumuzu, her anımızı kabul etmeye başlamak işin