Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

Konfor alanından çıkmalı mı çıkmamalı mı?

Birçok düşünür, psikolog ve kişisel gelişim kitabı, insanoğlunun mutlu, huzurlu ve endişesiz yaşam arayışına karşılık "kendi güvenli alanını yarat ve oradan çıkma" önerisinde bulunuyor. Konfor alanından çıkarsan mutsuz olursun öngörüleri de cabası. Nietzsche'ye göre ise huzurlu ve endişesiz yaşamak, hayata daha büyük anlamlar vermeyen vasat insanların arzusudur. Nietzsche, mutluluğu da "ideal tembellik durumu" şeklinde tanımlıyor. İnsanın özgürlük ve kendi fikirlerini kısıtlayan bütün engelleri aşacak büyük bir güç ve mücadele ruhuna sahip olunarak hayattan memnun olunabileceğini savunuyor.

KOZADA YAŞIYOR GİBİYİZ
Konfor alanından çıkmaya cesaret edemeyen insan korkuyor ya da hayata güvenemiyor olabilir ancak bir şeylerin değişmesini ya da daha iyiye gitmesini istiyorsak hayatta küçük ya da büyük risk almalıyız. Hayata dair üzülme riski, kırılma riski, batma riski... Bunlardan birini almalıyız belki de. Konfor alanlarımızda korunaklı bir kozada yaşıyor gibiyiz ama bu öğrenilmiş çaresizlikten başka da bir şey değil çünkü mutluluk adına verilen önerilerin birçoğunda bu alandan çıkarsak mutsuz olacakmışız mesajı var. Sizi konfor alanınızdan çıkmaya davet ediyorum.
Alanın dışı bilinmezliklerle dolu olsun siz yine de adımınızı atın, hayat risk alanları sever ve onlara umulmadık şanslar verir. İşte bu hafta gittiğim bir sergi sonucunda bu okuduklarınızı uzun uzun düşündüm. Konfor alanından çıkamayan insanlar bir bir gözümün önüne geldi, sordum onlara, korkak mısınız, tembel mi, yoksa cesaret mi edemiyorsunuz? Sahi neden? Peki ya sizce konfor alanımızdan çıkmalı mı, yoksa kalmalı mı?


LEYLA EMADİ'DEN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SERGİ: GEL GİT


Başarılı sanatçı Leyla Emadi'nin Karaköy Mixer'deki sergi girişinde kocaman bir comfort zone eseri karşılıyor bizi. Emadi'nin eserlerini takip edenler iyi bilir her yapıtında başka bir mesajla farklı bir bakış açısı sunarken, konular üzerine epey düşündürür sanatseverleri.
Bu kez de konfor alanı üzerine düşündürdü, ağlama duvarı eserinde kendi içsel dünyasına, yaşadıklarına tanık olduk. Gel-Git, Leyla Emadi'nin son bir yılda yaşadığı zorunlu değişimler ve toplumsal sorunlarla çalışmalarının nasıl evrildiğini izlememize fırsat sundu adeta. Sergi, konfor alanlarımız ve bunun tam zıttı olan bilinmezlik-belirsizlik hallerini sorguluyor.

Leyla Emadi sayesinde biz de hepimizin bireysel konfor alanı ve belirsizlik durumu arasında kalışlarımızla yüzleşiyoruz. Sanatçı, sergide yer alan çalışmalar ile konfor alanlarımıza ve bu alanlarda mutlu mesut yaşarken ansızın karşımıza çıkan; kontrol edemediğimiz durumlar karşısındaki bocalamalarımız ve duygu durumlarındaki iniş çıkışlar ve gelgitlerin yarattığı belirsizlik halinin 'ruh'ta yarattığı 'yıkım'a odaklanıyor. Yıkım olmazsa yeniden yapılanma olmaz o yüzden ben konfor alanlarımızdan çıkıp da yaşadığımız her iyi ya da kötü deneyime teşekkür etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir teşekkürü de bunları hatırlattığı düşündürdüğü ve ortaya böylesine başarılı eserler koyduğu içinde Leyla'ya teşekkür ediyorum.


BELİRSİZLİK İNSANIN HABİTATIDIR
Sergide sohbet ederken Leyla Emadi sergiye adını veren gelgit durumlarını kendi sözleri ile şöyle açıkladı: "Bu belirsizliklerin içinde yaşamaya devam ederken bazı sabahlar uyanıp kendimizi çok güçlü ve her şeyin üstesinden gelebilecek gibi hissederken, bazı sabahlar da yerin yedi kat dibinde imişçesine ağır hissederiz. O an için bu gelgitler sıkıntılı bir durummuş gibi gözükse de aslında konfor alanından her çıkış, öz benliğimize daha hızlı bir varıştır. Zygmunt Bauman'ın da dediği gibi; belirsizlik insan yaşamının doğal habitatıdır; belirsizlikten kaçınma umuduysa insan yaşamındaki arayışın motorudur."
Gel-Git, 3 Nisan'a kadar Mixer'in proje odasında mutlaka görülmeli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA