Ah be amca ne yaptın? Sokakta şortuna çemkirdiğin kız, eline telefonu alıp kayda girdiğinde sen de alacaktın telefonu eline. Ama kayıt için değil, sosyal medya hesabındaki 'şortlu' fotoğrafını hemen silmek için. Malum, zamane gençleri; tacizler, sataşmalar, laf atmalar karşısında hemen pısıp da başlarını öne eğmiyorlar. Biber gazından önce cep telefonuna davranıp, sosyal medyada ele güne rezil ediyorlar adamı. Yani biber gazındaki gibi sadece 'gözün' yanmıyor. Sosyal medyada linç, ana haberde küfür yiyorsun işte böyle...
Silecektin onu, hemen silecektin be amca... Las Vegas'taki kumarhanede çekilmiş o şortlu fotoğrafı ışık hızıyla silecektin. Sırça köşkte oturup da, komşu evini taşlamadan önce, bir an durup düşünecektin...
Merakım, o kumarhanedeki seksi krupiye kızların giyim kuşamına da salladın mı? Yoksa masaya pot sürerken bu 'potu' hiç düşünmedin mi? Şort giyeni taciz edenler... Başörtüsüne düşmanlık besleyenler... 'Kumaş üzerinden' hayat felsefesi ve siyaset üretmekten bıkmadınız mı? Bilirim, bıkmazsınız. Çünkü 'kumaşınız' kötü...
MasterChef'e katılacaklara ağabey tavsiyesi
MasterChef'te Mardinli yarışmacı İslam'ın tişörtünde çatala sarılmış spagetti ve üzerine dikilmiş İtalyan bayrağı vardı. Trabzonlu yarışmacı Merve, İtalyan şef Danilo ile kolbastı oynadı. Bir başka yarışmacı Mazlum, pişirdiği yemeği, söylediği arya eşliğinde Danilo Şef'e tattırdı. Gaziantep'te doğup, Kaliforniya'da büyüyen Emre, pişirdiği Tayland yemeğini Adanalı Mehmet Şef'e tattırdı. Doğma büyüme Bodrumlu olan genç yarışmacı, yörenin tüm yerel yemeklerine hakim olmasına rağmen kendi dükkanında tako (Meksika dürümü) sattığını söyledi... Nasıl desem, izlerken kendimi bir acayip 'kültür bulamacının' içinde buldum.
Bu arada yarışmacılar, şeflere çalışarak gelmişler. Onların karakter özelliklerini, hatta zaaflarını bile iyi analiz etmişler. Öyle ki, turu geçme stratejisini tamamen şeflerin beğeni ve alışkanlıklarına göre kuranlar gördüm.
Elemelere katılacak yarışmacılara bir de ağabey tavsiyesi: Üç aşağı beş yukarı hepiniz aynı yemekleri yapıyorsunuz. Yarışmada yer bulabilmek için televizyoncu gibi düşünün. "Ben bu yarışmaya nasıl renk ve cazibe katabilirim, nasıl köşeli ve reyting getirecek bir karakter ortaya koyabilirim?" diye kendi kendinize sorun. Yeteneğiniz yavan olabilir ama kişiliğiniz lezzetliyse "Evet"leri alabilirsiniz. Yok eğer sadece elinizin lezzetine güveniyorsanız, hiç zahmete girmeyin. Unutmayın, orası mutfak gibi görünen bir 'televizyon' stüdyosu...
Şu 'İyi hal' dedikleri
Sizlere hemen her gün ayrı bir hukuk garabetinden söz etmeyi ben de istemiyorum tabii. Ama işim gereği günde en az 5 haber bülteni izlemek zorunda kaldığım için 'gözüme gözüme' batıyorlar işte...
Eşi Rukiye (23) ile bir buçuk yaşındaki kızı Eylül'ü, kıskançlık yüzünden kaynar suyla haşlayan baba Ali Ay için 4 buçuk yıl hapis isteniyordu. Ancak mahkeme, "İyi hal indirimi' uygulayarak cezayı 3 yıl 9 aya indirdi.
Eşi ve minicik çocuğunun üzerinde yıllar boyu kalacak fiziki ve ruhsal izler bırakan bu adam acaba mahkemeyi hangi iyi hali (!) ile etkiledi? Takım elbisesinin rengi, kravatının deseniyle mi? Yoksa polis eşliğinde duruşma salonuna sokulurken, "Önden siz buyurun efendim" dediği için mi, neden? Bebeğinin ve o bebeğin anasının üzerine kaynar suyu boca eden adamın hangi hareketi mahkeme heyetine 'sempatik' gelmiş olabilir. Ah bir bilebilsem...
Gaf kürsüsü
Atv Haber spikeri Meryem Nas, sınav heyecanını nakletmeye çalışırken kendi heyecanına yenik düşüp, "İstanbul Üniversitesi" diyeceğine, "Şu anda Beyazıt Üniversitesi'nin önündeyiz" deyiverdi.
Zap'tiye
Atv'deki Esra Erol'da öğrendik: 7 çocuklu kadın, çocuklarının tabletlerini satıp, Tik Tok'ta tanıştığı adama kaçmış. Kıyamete geri sayan saatin sesi "Tik Tok" diye geliyor...
Ne demiş?
"Bu aralar yemek kurslarına büyük ilgi var. Belki de kursu bitirip, sonra da bir yemek yarışmasına kapağı atarak Mehmet Şef'ten bir araba laf işitmek içindir her şey, bilemedim." (İbrahim Sadri'nin Atv Hafta Sonu Kahvaltı Haberleri'ndeki değerlendirmesi)