104 emekli amiralin muhtıra tarzındaki gece yarısı bildirisi, geçen haftanın en önemli gündem maddesiydi. Ben de salı günü bu köşede tepkimi "Bildiri değil turnusol kağıdı" başlıklı yazımla dile getirmiştim. O yorum okurlarımızdan büyük destek aldı. İşte Yakından Kumanda'nın duyarlı, demokrasi aşığı, vatan millet sevdalısı okurlarının görüşleri:
Ramazan Budaklar: "104 amiral arasında 'Mavi Vatan'ın isim babası Cem Gürdeniz dışında hiç biri hayal kırıklığı yaşatmadı! İçlerinde 'Sınırımızda PYD olsun daha iyi' diyen var maalesef, olmaları gerektiği gibi davrandılar. Onlardan beklenendi! Aldıkları eğitim ve yaşam tarzlarının dayattığı davranış buydu zaten. Bu davranış biçimi bizim bildiğimiz manada vatandaşlık ya da anayasal vatandaşlık değil, 'kurumsal vatandaşlık' biçimidir. Mensubu olduğu kurumu devletin üstünde görmek, kendi kurumsal vatandaşlığını devletin vatandaşlığının üstünde görmek! Hepsini yönetme kudretini kendinde hak görmek, diğerlerini hakir görmek gibi... Bu bir tarikat olabilir, bir dernek olabilir veya en çok gördüğümüz biçimde birlikler olabilir. Hepsinde aynı hastalık var. Her kesim kendini diğerlerinden ayrı ve üstün görmekte.
EN TEHLİKELİ VİRÜS
Kullanım ömrü geçmiş bir sanatçı ya da modası geçmiş bir model çıkıyor 'Benim oyumla çobanın oyu bir mi?' diyor, ayrıcalık istiyor. Çatal dilli birileri çıkıp aşağı gördüğü devletin asli vatandaşına 'Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam' diyor, alenen milyonlarca insanımıza hakaret edebiliyor. Hepsinin sorunu aynı, 'kurumsal vatandaşlık hastalığı!' Bakın bir futbol kulübünü yöneten, devleti yönetenlerin üstünde söz söyleyebilme hakkını kendinde bulabiliyor. Uzaktan kumanda ile devleti yönetenleri yönetmek, amaçları bu! 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun?' Bu hastalığın aşısı, ilacı da yok! Her kurum kendi mensuplarına bu hastalığı seve seve yayıyor. Sonra devletin güvenlik ve adli kuvvetleri tarafından zımbalanınca bir anda hepsi 'Kuzenim yazmıştı', 'Teşkilatı arayın', 'Ben yazmadım, okumadan imza attım', 'Avukatımı istiyorum' moduna geçiveriyorlar! Umarım bu hastalık için de bir antivirüs, bir aşı çalışması yapılabilir. 'Vatan Millet Sakarya' diyen, renk, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin devletine, milletine, albayrağına, dinine, örfüne, imanına yürekten bağlı kişilerde bu virüs fazla yaşamıyor söyleyeyim!.."
CESUR OLALIM
Cengiz Savan: "Yüksel Bey, salı günkü 'Bildiri değil turnusol kağıdı' başlıklı yazınızda ne güzel yazmışsınız. Aklınıza, yüreğinize sağlık. İsmet İnönü'nün 'Hiç kuşkusuz namuslular da namussuzlar kadar cesaretli olmalı' lafı geldi aklıma. Sizin gibi gerçek vatanseverler hiç eksik olmasın. Yoksa bunlar daha pervasız olurlar. İyi günleriniz olsun."
YÜREĞİM FERAHLADI
Zafer Sam: "Yıllar boyu sizi okumakla ne kadar isabetli bir iş yaptığımı şimdi daha iyi anladım. Beraberce demokrasinin üstüne titriyormuşuz. Müptezellerin işgal ettiği Türk basınında sizin gibi feraset ve cesaret sahibi kalemlerin varlığı, çocuklarım ve torunlarımın istikbali adına yüreğimi ferahlatıyor. Rabbim her iki cihanda yüzünüzü ak etsin inşallah."
Hülya'ya mesaj var
Masumiyet dizisinde Hülya Avşar'a uygulanan filtre ve görsel efektler büyük tepki topladı. İşte okurumuz Olcay Zagala'nın yorumu:
"Yüksel Bey, Hülya Avşar güzellik yarışmasında birinci olduğunda ben 13 yaşındaydım sanırım. 'Çoook güzeeel' diye hayran hayran bakmıştım fotoğraflara. Ornella Muti'ye benzetmiştim. O yılların hatırına sırf Hülya Avşar var diye Masumiyet dizisini izliyorum. Ama adı var kendi yok gibi. Yüzünü filtreliyorlar sanırım. Daha kötü oluyor. Ona söyleyin lütfen; her yaşın her çizginin ayrı bir güzelliği, anlamı var. O, 80'lerden beri Türkiye'nin en güzel kadını. İki çizgiye feda etmeyiz onu. Lütfen nasılsa öyle görmemize izin versin. Hayalet gibi göreceğimize, doya doya Hülya Avşar görelim. Benim de gençlik halim kalmadı. Ama hayat bu işte zaten. Esen kalın..."
Ne demiş?
Okurumuz Korhan Kolcu not etmiş: Chicago PD dizisinin ilk bölümünde polis şefinden ekibine: "Bana her zaman doğruyu söyleyeceksiniz ki sizin için yalan söyleyeyim."
Gaf kürsüsü
Sevgili dostum ve meslektaşım Tansu Sarı, Haber Global'de yayınlanan Kontra programındaki diyaloğu sobe'lemiş:
Uğur Karakullukçu: "Galatasaray Kulübü'ndeki üyeliğiniz niye iptal edildi?"
Galatasaray Lisesi Müdürü Vahdettin Engin: "Hiç üye olmadım ki!.."
Zap'tiye
Kumarhane baskınlarında ikinci kattan atlayıp kaçmaya çalışanlar var. Keşke polisten korktuğumuz kadar, koronadan korkabilsek...