Uzmanlar, Covid-19 ile mücadelenin en önemli silahlarından birinin 'moral' olduğunu söylüyorlar. Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmenin bir yolu da neşeli, moralli ve umutlu olmaktan geçiyormuş. Ben uzman değilim. Birazdan söyleyeceğim de herhangi bir bilimsel araştırmaya, bilgiye ya da belgeye dayanmıyor. Benimki sadece bir his ya da izlenim diyelim. Evet, bana göre gülmek, antikor üretiyor!
Nereden mi bu fikre vardım? Pazartesi gecesi Ata Demirer'in konuk olduğu Kanal D'deki Şarkılar Bizi Söyler programını izleyince... Program, Ferdi Özbeğen şarkılarına ayrılmıştı. Konservatuar mezunu Ata, piyanonun başına geçti. Gençliğimin o unutulmaz Ferdi Özbeğen şarkılarını birer birer okumaya başladı. Hem de ne okuma... Sanırsınız fonda Özbeğen'in sesi var da Ata playback yapıyor. Sadece müziği mi, sohbeti de bal gibiydi Ata'nın. Hele bir Hakan Altun taklidi vardı ki, aman aman... Meğer okuldan arkadaş olurlarmış. Bir anılar ki, hepsi ayrı skeç olur.
Ata bir ara Sibel Can ile düet de yaptı. Şarkının "Sen bir şahinsin, ben garip serçe" bölümünde Ata dayanamadı: "Yahu benden serçe olur mu, şu halime bak..."
Ata'yı severim. Hem de çok severim. Onunla çok eğlenirim. Çünkü doğal komiktir. Mizahı metne dayalı değildir. Samimidir, yüreğinde kibir yoktur, kendisiyle barışıktır. Sahnede, canlı yayında kendisinin de eğlendiğinden emin olursunuz. Şahane taklit yapar ama hiçbir zaman 'mış gibi' yapmaz. Dizileri, filmleri, programları bu nedenle istisnasız hep tutar.
Bu arada bir teşekkür de programın yapımcıları Polat Yağcı ile Hülya Sepken'e... Üç 'sahici' eğlence gurusunu (Sibel Can, Hakan Altun, Hüsnü Şenlendirici) bir araya getirerek, "Artık eğlence programları ekranda iş yapmaz" diyenlere şahane bir cevap verdiler.
Sağ olun dostlar, sayenizde bağışıklığım arttı, uyuşukluğum geçti...
Hayat karartanlar ne olacak?
Haber bültenlerinde izlemiş olmalısınız. Covid-19 testi sonucunu beklemeden İstanbul'dan Karaman'a otobüs yolculuğuna çıkan yolcu yüzünden araçtaki 15 kişi ve iki şoför karantinaya alındı.
Benim hatırladığım bu, benzer şekildeki dördüncü olay. Siz HES kodunuzu almışsınız, hasta değilsiniz, temaslı değilsiniz, hatta aşınızı bile olmuşsunuz. Evinize ya da işle ilgili bir toplantıya gitmek için otobüse biniyorsunuz. Ama bir sorumsuz yüzünden yolda alıkonulup, tanımadığınız, bilmediğiniz bir şehirdeki öğrenci yurdunda ailenizden, sevdiklerinizden uzakta 14 gün boyunca karantinaya alınıyorsunuz.
Peki diyelim ki, sizin için hayati önemdeki bir iş ya da aile toplantısına katılmak üzere o otobüse binmiştiniz. Ama menzile ulaşamadınız. Hayatınız alt üst oldu. Maddi manevi yıkıma uğradınız. Ne olacak?
Ben bugüne kadar benzer mağduriyet yaşayanlardan bir tekinin bile dava açtığı haberine rastlamadım. Oysa sorumsuzluğu yüzünden insanların hayatını karartan o gafiller için şikayete bile gerek yok. Savcılar harekete geçip o sorumsuzları en azından tazminat cezalarına mahkum ettirmek için kolları sıvamalı. Zira 3 bin 100 liralık idari ceza, insanların hayatları üzerinde yarattıkları tahribatın asla karşılığı değil.
Belli ki biz vatandaş olarak korona ile mücadelede polisiye tedbirler, ağır cezai yaptırımlar olmadan kılımızı kıpırdatmayacağız. Öyleyse; nush ile uslanmayanın hakkı kötektir!
Gaf kürsüsü
Mısır Adalet Bakanı Mahfuz Sabir, canlı yayında yöneltilen "Bir çöpçünün oğlu da savcı olabilir mi?" sorusuna "O kadar ileri gitmeyin. Onlar için başka meslekler var. Savcılar belli bir düzeyden gelmeli" deyince istifa etmek zorunda kaldı.
Zap'tiye
Futbolcular da aşılanacakmış. Keşke, rakip daha dokunmadan kurşunla vurulmuş gibi havada dört takla atıp yere serilenler için de bir 'sahtekarlık aşısı' olsa!..
Ne demiş?
İzmir'de ayrılmak isteyen Tenzile Tutum'a sevgilisi Saadettin Özyeşil kan donduran bir tuzak kurdu. Covid-19 testinin pozitif çıkması üzerine Özyeşil "Gel sana son bir kez sarılayım" diyerek sevgilisine virüs bulaştırmak istedi.