Ben sosyolog olsam, gündüz ekranında yayınlanan reality show programlarını yıl boyunca izleyip, Türkiye'deki ahlaki çöküşün boyutları üzerine çok ses getirecek bir tez hazırlardım. Gün geçmiyor ki, "Nasıl bu hale geldik?" dedirten bir olay karşımıza çıkmasın. Son olarak Atv'deki Esra Erol'da programında işlenen ve hafta boyu gündemi meşgul eden olay hepimizin dudağını uçuklattı.
İki elti, kocalarını terk edip, evli olan Yufkacı Muammer'e kaçmıştı. Birinin annesi, Esra Erol'un programına çıkıp, kızının evine dönmesi için gözyaşları içinde çağrıda bulundu. Bu arada programa telefonla bağlanan bazı kadınlar, Muammer'in kendisini hoca olarak tanıttığını ve bu yolla birçok kadını kandırdığını iddia ettiler. Sonunda eltilerden küçük olanı, annesinin ekranda gözyaşları içinde yaptığı çağrılara kayıtsız kalamadı ve program ekibini aradı. Anne ve kız, gözyaşları içinde birbirlerine kavuştu. Ama büyük olanı "Ben Muammer'i seviyorum" diyerek geri dönmeyi reddetti.
Olay, yaşadığımız ahlaki erozyonu betimlemesi açısından son derece dramatikti ama sosyal medyanın yeni eğlence kaynağı olması da kaçınılmazdı. İki eltinin birden kaçtığı Yufkacı Muammer, paylaşımlarda 'Türk Kazanova' unvanına bile erişti.
Her ne kadar izlemesi zor olsa da, eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürse de, bu tür programların 'sosyal laboratuvar ve toplumsal veri merkezi' olarak değerlendirilmesinin faydalı olacağına inanıyorum.
Kırmızı Kamyon'dan nasıl koptum?
Show TV'de çarşamba akşamı yeni bir dizi başladı. Adı, Kırmızı Kamyon...
Otoyolda büyük bir zincirleme kaza olmuştu. Otomobillerden biri bariyeri aşıp, viyadüğün üzerinde askıda kalmıştı. İçindeki anne ve iki çocuğunun hemen araçtan çıkartılması gerekiyordu, çünkü sallanan otomobil aşağıya uçmak üzereydi. İtfaiyecilerimiz olaya hemen müdahale etti, aracın üzerine çıktı. Önce çocukları çekip aldı, sonra da anneyi kurtarmaya çalıştı. Bu arada iki mesai arkadaşı da aracın arkasına ip bağlayıp, çekerek onu dengede tutmaya çalışıyordu. Ama güçleri tükenmek üzereydi. İşte beni diziden soğutan mantıksızlık da buydu. İpi neden sağlam bir yere, mesela diğer taraftaki bariyerlere bağlamadılar da elleriyle çekip durdular?
Çekimi için bu kadar emek verilen sahnedeki bu mantıksızlık üzerine kanal değiştirmek için elim kumandaya gitti. Ama karşıma birden dünyalar güzeli çocuk oyuncu Ebrar Alya Demirbilek çıkınca kumanda aletini tekrar sehpaya bıraktım.
Onun ekranda ilk göründüğü Çocuktan Al Haberi yarışmasından itibaren tutkulu bir hayranıyım. (İyi ki benim Ela henüz okuma yazma bilmiyor. Yoksa kıskançlıktan paralamıştı beni.) 'Kutu bebek' olarak ün yapan Ebrar bana göre dizinin gerçek başrol oyuncusu. Parçalanan ailenin masum ve mahzun prensesini öyle gerçekçi oynadı, öyle dokunaklı rol kesti ki, ona hayranlığım bir kat daha arttı.
Aha da buraya yazıyorum: Çok değil, 15 yıl sonra güzelliği ve yeteneğiyle dünyanın konuşacağı bir yıldız doğuyor..
Beyaz kumu boykot edelim
Beyaz kum ne mi? Güney'deki otellerin, önlerindeki kumsalı Maldivler'e benzetmek için döktükleri kuvars tozu... Bu uygulama geçen yıl özellikle Bodrum'da çok modaydı. Sahillere kamyon kamyon kuvars tozu döküldü. Gelin görün ki bu toz, doğal hayatı tehdit ediyordu. Çünkü Akdeniz fokları o beyazlıklara ulaşmak için zamanından önce karaya çıkıp, erken doğum yapıyorlardı. Ayrıca kuvars, deniz hayatının temel habitatı deniz çayırlarını da yok ediyordu. Sonunda Çevre Bakanlığı ile belediyeler harekete geçti. Sahiline kuvars tozu döken bir otele tam 286 bin lira ceza kesildi. Beyaz tozun kaldırılması için de iş makineleri görevlendirildi.
Malum, önümüz yaz. Tatilcilerden ricam, beyaz kumsalı olan otelleri tercih etmeyip, protesto ederek doğayı korumaları.
Gaf kürsüsü
Masumiyet dizisinde Hülya Avşar'ı (Ne gerek varsa?) daha genç ve güzel göstermek için kullanılan filtre sosyal medyada alay konusu oldu.
Zap'tiye
Yemeksepeti hack'lenince tüm kayıtlı bilgiler üçüncü şahısların eline geçti. Yani? Sipariş vermeden ayvayı yediniz.
Ne demiş?
"Balık erkeği, balık etli kadınlardan hoşlanır mı?" (Beyaz TV'deki Hayatta Her Şey Var programından bir astroloji alt yazısı)