FOX'un yeni dizisi Kimsesizler'in fragmanında yer alan ve esirgeme kurumlarında yetişen çocukları rencide eden diyaloglar büyük tepki çekmişti. Çareyi, o fragmanı geri çekip, dizinin ismini de Çocukluk diye değiştirmekte bulmuşlardı. Ancak dizide olan bitenler, izleyicinin tepkisini çekmeye devam ediyor. Bu kez söz, uzun yıllar bu tür kurumlarda yönetici olarak çalışan Kahraman Eroğlu'nda:
"Çocukluk dizisinin fragmanını izleyip çocukları rencide eden, sosyal hizmetlerdeki evlat edinme ve koruyucu aile hizmetlerini yanlış anlatan ifadelere sosyal hizmet uzmanları olarak tepki verdikten sonra sadece ismi değişti. İki hafta doğru eleştirmek amacıyla diziyi izledim. Çocukların psikososyal yönden rol almalarının uygun olmadığı, çocuk evinde kalan çocukların okulda hırsızlıkla itham edilmelerinde başlarında olan yöneticinin çocukları korumak bir yana, çocukları aşağılayıcı tavırlarda bulunduğu, evlat edinme ve koruyucu aile hizmetlerinin dünya sosyal hizmet etik değerlerine uygun olmayan bir biçimde verildiği, çocukların aile yanlarındaki denetimlerinin yapılış biçimlerinde yanlışlıklar yapıldığı düşüncesi ile çocukları korumaktan sorumlu olan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın programı izleyerek müdahale etmelerini bekliyoruz."

O besteciyi bulduk
Geçen hafta 50 yıldır eskimeyen ve firmanın yeni reklamlarında halen kullanılan "Bir bilmecem var çocuklar" cıngılına methiyeler düzmüş ancak bestecisine ve söz yazarına ulaşamadığımı söylemiştim. Sağ olsun, okurumuz Zeki Topçuoğlu bilgiyi ulaştırdı:
"Yüksel Bey, 'Bir bilmecem var' sözleriyle başlayan reklam cıngılının söz yazarı, bestekarı ve seslendireni piyanist şantör Oktay Tem'dir. Yıllar önceki en son görüşmemizde Marmaris'e yerleştiğini söylemişti. Saygılarımla..."
Bu arada geçen hafta bu sütunlarda sizlere hatırlattığım unutulmaz reklam müzikleri ve sloganları büyük ilgi gördü. Okurumuz Sami Benli de anılarımıza katkıda bulunmuş:
"Ali Desidero jilet reklamları ne kadar doğaldı. Halktan biriydi.. Eli arabanın penceresinden sallanmış, yanında sıradan kıyafetlerle dostlar... 'Gezdim gördüm, hepsi okumuş çocuklar...' Eskilere gittim sayende. Ekleyeyim dedim reklam kuşaklarına... Sevgilerimle."
Bir başka değerli okurumuz Mustafa Begeç de gözlerinin önünden pek çok unutulmaz cıngılın geçtiğini söyleyip eklemiş:
"Vurgulamak istediğim konu, o zamanlar reklam müziklerine verilen önem ve titizlik. O şarkılar günümüze revize edilse yılın pop şarkısı seçilirler. Çünkü elektronik müzikle tekerleme gibi, melodiden uzak şarkımsı şeylerle o kadar kirletildik ki..."

Dizilere uğramayan virüs
Köşemizin vefalı okurlarından Şerife Nalan Yılmaz, pandemi nedeniyle dizilerdeki hayatın nasıl olup da 'eski normal' üzerinden devam edebildiğine şaşırmış:
"Yüksel Bey merhabalar, pandemi döneminde kendimi gerilim-felaket filmlerinin içindeymiş gibi hissediyorum. O hep heyecan içinde izlediğimiz, 'Acaba hangi kahraman dünyayı bu felaketten kurtaracak?' diye merak ettiğimiz filmler hayatımızın gerçeği oldu. Hepimiz bir şekilde tedbirlere uyarak çalışıyoruz ama benim merak ettiğim, tekrar ekranlarda boy göstermeye başlayan diziler ve programlar nasıl sağlıklı bir şekilde devam ediyor? Temas ortamı içermeyen yapımları anlayabiliyorum. Herkes maskeli, sadece ekranda görülen kişi maskesizdir diyorum ama dizilerde bu nasıl sağlanıyor? Senaryo gereği ne yapılacaksa normal uygulanıyor. Çocuk oyuncu anne babasına sarılıyor, başrol oyuncuları el ele tutuşuyor..."

Gaf kürsüsü
Üniversite öğretim görevlisi, video konferans ile ders veriyordu. Bu arada bir öğrenci, mikrofonunun açık olduğunu unuttu: "Aa, kendi kitabını tavsiye ediyor. Mal mı nedir bu adam?" Hoca anında yanıtladı: "Evet malım Tuğba... Mikrofonun açık, terbiyesizlik yapma."

Zap'tiye
Türk halkının yüzde 45'i Kanal İstanbul'u televizyon kanalı sanıyormuş. Hazır bu kadar reklamı yapılmışken o isimle TV kanalı kuran köşeyi döner.

Ne demiş?
Müge Anlı ile Tatlı Sert'ten bir diyalog: METİN BEY: "Eşim bana hiç iyi niyet göstermedi." HATİCE HANIM: "İyi niyet gösterdim de ne oldu? Eve kadın getirdin."