Haftanın en sempatik haberiydi. Yozgatlı çocuklar, zemini çok sert olan mahalledeki futbol sahalarında düşüp yaralanmaktan usanmışlardı. Sonunda 'sponsor' arayışına girdiler. Mahalleli destek verdi. Herkes evinden bir halı gönderdi. Çocuklar el birliğiyle o desenli halıları arsaya döşediler. Motifli halılar üzerinde yaptıkları maçın görüntülerini de sosyal medyaya yüklediler. Ondan sonrası ilgi sağanağı.
Bu müthiş zeka ürünü girişime devlet de kayıtsız kalmadı. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, 'Sizin halı sahanız kadar renkli olmasa da yeni bir halı sahaya kavuşmanız için elimizden geleni yapacağız çocuklar. Çağırırsanız, gelir beraber yaparız' diye tweet attı.
Bu olay beni 40 yıl önceye götürdü. Bakırköy Çamlık'ta apartmanların arasında kalan son açıklık bizim futbol sahamızdı. Ama zemini zımpara gibiydi. Maçtan sonra eve yara bere içinde gidiyorduk. Bir sabah bir mucize oldu. Peyzaj çalışması yapılan bir siteden biçilen çimler bir kamyonla bizim arsanın ortasına boşaltılmıştı. Mahallenin çocukları olarak hemen işe giriştik. O çimleri iki saat uğraşıp sahanın zeminine serdik. Uzaktan bakıldığında bir çim saha sahibiydik. (O zamanlar Dolmabahçe Stadı'nın zemini bile çim değildi) Gelgelelim, üzerinde oynamaya başladıktan 5 dakika sonra köksüz çimler öbek öbek toplandı. Her seferinde maça ara verip çimleri yeniden sahaya serdik ve hepsi sararana kadar da bir hafta 'çim sahada oynamanın' keyfine vardık. Ahh çocukluk!