Bizim GÜNAYDIN yine müthiş bir habercilik başarısının altına imza attı. Hakan Uç kardeşimin İsmail Türüt haberi bomba gibi patladı.
Efendim, bizim sempatik türkücü İsmail Türüt, konser ve ziyaret için Almanya'ya gitmek üzere vize başvurusunda bulunmuş. Herkese ortalama 6 aylık vize veren Almanya, Türüt için sadece 2 günlük vize vermiş.
Konsolosluk görevlisi, bunun gerekçesini ise "Sen milliyetçi türküler söylüyorsun" sözleriyle açıklamış.
Almanlar korkuyor. Birincisi, Türkiye'nin güçlenmesinden.
İkincisi, nüfusları içinde giderek daha büyük ve etkin bir hacim kazanan gurbetçilerden.
Üçüncüsü, 'milliyetçiliğin' ta kendisinden. Tarihlerinde yaşadıkları Hitler tecrübesi, Alman ulusunu paranoyaya sürükledi. En küçük bir milliyetçilik kıvılcımı onları ürkütüyor.
Zira 'vatanseverlik' ile 'ırkçılığı' birbirine karıştırıyorlar.
Bu nedenle kökeni ne olursa olsun, 'milliyetçilik' onların tabusu, kabusu...
Oysa biz milliyetçilikten ve milliyetçilerden korkmayız.
Bizde milliyetçilik, vatanperverlik ile eş anlamlıdır. Bizim lugatımızda milliyetçilik, etnik kökenciliğe saygı duruşu ya da ırkçılığa yol verme anlamı taşımaz.
Bu ülke; Kürdü, Lazı, Çerkezi, Romanı, Arabı, Ermenisi, Rumu, Yahudisi ile birdir ve bir aradadır.
Bu zenginlik bizim en 'milli' gururumuzdur.
İsmail'in sesinden vatansever türküler dinleyen Almanların kaygıya kapılmasına hiç gerek yok. Çünkü bizler o türkülerden gaza gelip kimseyi gaz odalarında öldürmeyiz.
Bir de... FETÖ kaçkınlarını bağrına basan, PKK'ya yıllardır kucak açan, DHKP-C'yi özenle koruyup kollayan Avrupa ülkelerine bir çift sözüm var:
İsmail, Türkiye'de FETÖ soruşturması nedeniyle aranıyor ya da yargılanıyor olsaydı, ona kaç günlük vize verirdiniz?