Günlerden cumartesi ve her hafta olduğu gibi bugün yine Yakından Kumanda siz okurların elinde. Okurumuz Bayram Altuntoprak, geçen hafta kaleme aldığım 'Televizyonu radyo gibi kullanmak' yazımı eksen alarak şikayet ve dileklerini iletmiş. Eminim pek çok izleyicinin hislerine tercüman olacaktır.
"Merhaba, izlediğim kala kala iki dizi kalmıştı. En son 'Çukur' ve 'Diriliş Ertuğrul'un son bölümlerinin ardından net olarak bundan sonra yerli dizi izlememe kararı aldım. Zaten iki dizi de birbirine benzemeye başladı. 'Çukur ile Diriliş ne alaka?' diyebilirsiniz. 'Çukur'da, sırasıyla bir Karakuzular, bir Koçovalılar iktidara geçiyor. 'Diriliş'te de sadece uç beyliği el değiştirmeye başladı.
İlk zamanlar dizi oynarken kumanda elinizde, başka kanalları dolaşıyorsunuz. 5-10 dakika sonra dönseniz de bir şey kaybetmiyorsunuz. Zamanla dikkat dağılıyor ve telefonunuza odaklanıyorsunuz. Sosyal medyayı takip ederken, kulağınızla diziyi takip ediyorsunuz. Ara sıra aksiyon olunca bakıyorsunuz. Sonra orada da aynı hareketler olduğunu görüp hiç bakma ihtiyacı hissetmiyorsunuz.
Hatta öyle bir noktaya gelindi ki, dizi 20.00'de tekrarıyla başlayıp 23.45'de bittiğinden (3 saat 45 dakika sürüyor) bu durumun izleyici için şöyle bir avantajı var: Sizi televizyon başına bağlamıyor. Dizinin ortasında istediğiniz işlerinizi yapabilirsiniz. Tuvalet ihtiyacınızı halledebilir, duş alabilir, namazınızı kılabilir, markete gidebilir, komşuyu ziyaret edebilir, konferansa gidebilir, dışarıya yemeğe çıkabilir, hatta eviniz havaalanına yakınsa İzmir'e uçakla gidip gelebilir ve diziye kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. İzmir dönüşü "Bir gelişme oldu mu?" diye sorsanız, size denecek şey "Yoo, fazla bir şey olmadı, Karakuzular Çukur'u ele geçirdi, uçbeyi değişti" olur. Bu tamamen yapımcının, senaristin vb. hatası. Her şey aynılaştı, sıradanlaştı, tek tipleşti, uzun diyaloglar ve tekrarlar dizileri buraya getirdi. Ama 'Ne verirsek yerler' dönemi bitti. 'Sefiller'in yeni altı bölümlük dizisi çekildi. Bak bakalım üç dakika ayrılabiliyor musun, üstelik de hikayeyi bildiğin halde....
Bir de seyirci profesyonelleşti. Bırakın büyük hataları, küçük detayları bile görüyor. Hastane sahnesinde tıp ile ilgili hatayı kabul etmiyor. Askeriye sahnesinde kurallara uymanız lazım. Seyirci, kapalı alanda kep takılmasının yanlış olduğunu biliyor ama senarist ve yönetmen bunun farkında değil. Her birim için danışman alınmaz ve işe ciddi bakılmaz ise seyirci faturayı keser."