Yerel seçimlere hazırlanan Saadet Partisi, 1 Şubat'ta vizyona giren 'Organize İşler 2: Sazan Sarmalı' filminin öncesinde gösterilmek üzere özel bir reklam filmi hazırlamış. Ben de geçen hafta filmi izlemek için gittiğim sinemada rast geldim.
50'li ve 60'lı yıllarda tramvay, Galata Kulesi ve Dolmabahçe Saat Kulesi gibi birçok kamu malını satarak ya da kiralayarak dolandırıcılık yapan ve 'Sülün Osman' adıyla bilinen Osman Ziya Sülün'ün dolandırıcılık öyküsünün anlatıldığı filmin sonunda dış ses, Saadet Partisi adına "Bu işler bazen bireysel, bazen organize işler ama her zaman organize işler" diyerek, filmi izlemeye hazırlananlara iyi seyirler diliyor.
Doğrusu, bu reklam filminde ne anlatılmak istendiğini anlamadım.
Sadece ben değil, o sırada salonda bulunan kimse anlamadı. Bir kişi bile alkışlamadı, destek vermedi. Önümdeki sırada oturan orta yaşlı bir kadın yüksek sesle "Ne alaka?" diye sordu, hepsi o kadar...
Reklam metninde iktidarı eleştirmek istiyorlarmış da, tabanı da küstürmemeye çalışıyorlarmış gibi bir 'dert' vardı sanki. Laflar ağızda gevelenmiş. bakla bir türlü çıkarılamamış gibiydi.
Edindiğim net izlenim ise, oy kullananların çoğunluğuna açık açık 'Sazan' denilmiş olmasıydı. Ama unutulmamalı ki; bu millet, kendisine 'Bidon kafalı, makarnacı, göbeğini kaşıyan adam' diyenleri sandıkta hiç affetmiyor. Belli ki Saadet Partisi de bu derin yanlışa düşmüş.
Reklam filmini izledikten sonra aklıma partinin efsane genel başkanı merhum Necmettin Erbakan geldi. Aynı anda kafamın içinde eski bir şarkı dolaşmaya başladı:
"Sensiz 'Saadet' neymiş, tatmadım bilemem ki...
Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli..."