Evet, bir fırsatçı grubu daha peydahlandı: Cenaze fırsatçıları... Ünlülerin cenazelerini kovalıyorlar. Vefat edenin kim olduğu önemli değil, ünlü olması onlar için yeterli. Amaçları, oraya taziyeye giden diğer ünlülerle fotoğraf çektirip, sosyal medyada paylaşarak hava atmak. O kalabalıkta omuz atıyorlar, dirsekle dürtüyorlar, kendilerine 'hunharca' yol açıp, en ön safta kendilerine yer buluyorlar. Hedef; akşam haberlerinde kendilerini görebilmek, dostlarına, akrabalarına gösterebilmek.
İşte bu yüzden uzun süredir sevdiğim ünlülerin cenazelerine gidemez, gitsem de ailenin yanına ulaşıp taziye sunamaz oldum.
Ayşen Gruda'nın Zincirlikuyu'daki cenazesine ünlülerin pek çoğunun katılmamasına, eski eşi Yılmaz Gruda tepki gösterdi ve onları vefasızlıkla suçladı. Ama katılımın beklenen düzeyde olmamasının sebebi, az sonra o cenaze töreninde ortaya çıkacaktı. Bir hayranı, cami avlusundaki Demet Evgar'dan ısrarla birlikte fotoğraf çektirmeyi istedi. Evgar oralı olmadı. Hayran isyan etti: "Nasıl insanlarsınız siz, bir selam vermiyor, yüzümüze bile bakmıyorsunuz..." O anda duruma bir başka sanatçı, Işıl Yücesoy müdahale etti. "Buraya taziyeye geldik. Acımız var, lütfen biraz anlayışlı olun..." Yücesoy o anda sağduyunun sesi oluvermişti. Cenazelerde sürekli 'taciz edilen' ünlülerin isyanıydı bu.
Önemli kişilerin cenazelerinde bir 'protokol' uygulamak bu kadar zor olmamalı. Bu işi de mutlaka ilgili belediyeler üstlenmeli. Zabıtalar sadece başkanlarının geleceği yolu açıp onu ağırlamak için seferber olmak yerine, törene bir düzen getirmek adına mesai harcamalı.
Aile yakınları için ayrı, protokol için ayrı, medya mensuplarının rahat görüntü alıp, diğer kişileri rahatsız etmemeleri için ayrı bölüm ve platformlar hazırlanmalı. Aynı izdiham ve düzensizlik, önceki hafta İbrahim Tatlıses'in annesinin cenaze töreninde de yaşanmıştı.
Değerli insanlarımıza, hiç olmazsa bu dünyadaki son saatlerinde saygı göstermeyi başaralım...