Televizyon tarihimizin ilk çok uluslu dizi projesi olarak haziran ayında Star ekranlarına çıkan Türk-Rus ortak yapımı 'Kalbimin Sultanı', tutunamayıp birkaç bölüm sonra yayından kaldırılmıştı.
Osmanlı'nın şaşalı günlerini anlatan ve başrollerini güzel Rus oyuncu Aleksandra Nikiforova ve Ali Ersan Duru'nun paylaştığı dizi, büyük bütçelere mal olmasına rağmen, Türkiye'de büyük bir hayal kırıklığı yaratıp beklenen reytinglere ulaşamamıştı.
Gelin görün ki, aynı dizi 8 Ocak akşamı Rusya'nın en büyük kanalı olan 1.Kanal'da yayına girdiğinden beri reyting rekorlarını altüst ediyor.
Büyük ilgi çeken ve kanalın prime-time izlenme payında yaklaşık yüzde 30'luk bir artış sağlayan diziden son derece memnun olan Rus televizyon yetkilileri, "Biz Kalbimin Sultanı'nı başından beri çok kaliteli ve özgün bir proje olarak gördük ve çok inandık. Bu nedenle Rusya'nın en büyük kanalı olan kanalımızın en kıymetli gününün, en kıymetli saatine koyduk" diyerek dizinin Türkiye'de yaşadığı başarısızlığa bir anlam veremedikleri yorumunu yaptılar.
Rus yetkililer anlayamamış olabilir ama ben nedenini iyi biliyorum. Bir kere, Türkiye dizi sektöründe çağ atladı. Hatta tüm dünyada bir 'Rönesans' başlattı. Artık o kadar kaliteli ve cazip diziler yapıyoruz ki, Türk izleyicisi 'averaj' yapımları hemen reddediyor.
Bir de bizde bir 'padişah dizileri doygunluğu' yaşanıyor.
Osmanlı dönemi dizileri son birkaç yıl içinde öyle yoğun bir şekilde peş peşe yayınlandı ki, izleyicide doğal olarak bir 'metal yorgunluğu' yarattı. Dünyaya pek ilginç gelen bu tür diziler için artık Türk seyircinin iştahı kalmadı.
Mesele bundan ibaret.