Beni tanıyanlar ya da bu köşeyi takip edenler iyi bilir, koyu magazin olaylarına balıklama dalmam. Özellikle de kişisel hak ve özgürlükleri tehdit edecek boyutta. aile mahremiyetini ihlal edebilecek hassasiyette konulara mesafeli yaklaşırım.
Mustafa Ceceli olayı da benim için bu kategorideydi.
Bu konuda hiçbir yorumda bulunmamayı düşünüyordum.
Ama durum öyle bir hal aldı ki, sessiz kalmanın 'suça ortaklık' olacağına kanaat getirdim.
İnsanların cinsel tercihleriyle hiç ilgilenmedim, ilgilenmeyi de düşünmüyorum. Nihayetinde her koyun kendi bacağından asılır.
Ama bu olayda beni asıl kaygılandıran, küçücük bir çocuğun bilerek ya da bilmeden acımasız bir 'geleceğe' mahkum edilmesi. Ne konuyu mahkeme dosyasına koyan Mustafa Ceceli, ne görüntüleri çekip medyaya servis edenler, ne de mal bulmuş Mağribi gibi konuyu fütursuzca köşelerine, manşetlerine yerleştirenler o çocuğun geleceğini düşündüler.
Mustafa Ceceli, sözde, çocuğunu uygunsuz bir ilişki ortamında büyütmemek adına bu girişimde bulunmuş. Peki internet ortamındaki her şeyin yıllar öncesine intikal ettiği bu dijital cehennem çağında o çocuğun okulda, sokakta, arkadaş ortamında yaşayacaklarını nasıl olmuş da hesap edememiş.
Neden dava için 'gizlilik şartı' koydurmamış.
Ceceli ve sorumsuz muhbirler, o çocuğu kurtardılar mı, yoksa o günahsız yavrucağa kıydılar mı?
Asıl sorulması gereken soru bu...