Kim bilir kaç kez yazdım 'Bu filmi çekmek milli bir görevdir' diye. Hatta yolunu yordamını da kendimce, naçizane anlattım, öneri getirdim. Devletin himaye ve gözetiminde bir çalışma grubu oluşturulsun, bunun içine etkin ve deneyimli sinemacılar, gazeteciler, siyaset bilimciler, tarihçiler, güvenlik uzmanları dahil edilsin, bu konsorsiyumun öncülüğünde dört başı mamur bir 15 Temmuz filmi çekilsin dedim. Gelin görün ki, 15 Temmuz filmi için sadece birkaç münferit girişim oldu. Bunlar içinde en ciddi olanlardan biri de 'Derin Kaos' filmiydi.
Haberi bizim gazetede de yayınlandı. Senaristliğini ve filmin başrolünü Mehmet Enver Sarıkaya üstlenirken yönetmen koltuğunda ise Hakan Eser oturacaktı. Film, Ekim ayında izleyiciyle buluşacaktı.
Altı haftada tamamlanacak ve 6 milyon TL'ye mal olacaktı. Haberde filmin en can alıcı sahnelerinden birinin TRT baskını olacağı, 15 Temmuz'da Harbiye'deki TRT binasına yapılan baskının tüm detaylarıyla beyazperdeye taşınacağı, filmin bu sahnesinde 500 kişinin rol alacağı, hatta filmde Adil Öksüz'ün, Deniz Oral tarafından 'Adalet Yetim' adıyla canlandırılacağı bile belirtiliyordu. Çekimler bitti mi, film vizyona girecek mi, ne oldu, bilen yok.
Bir de 15 Temmuz'u konu alan 'Uyanış' adlı filmin 'skandal' fragmanı yayınlanmıştı Youtube'da. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başına bir generalin silah filan dayadığı, saçma sapan sahneler yer almıştı içinde.
Bu kadar ciddi bir işe devlet el atmazsa; bu onurlu direniş; kar heveslilerinin elinde işte böyle oyuncağa döner, sulandırılır, berbat edilir. O yüzden diyorum ki, bu bir milli meseledir. Türkiye'nin gücü, kuvveti, dünyaya emsal oluşturacak bu muazzam demokrasi direnişini filme dönüştürüp gelecek nesillere intikal ettirilmesini sağlamaya yeter. Bu müthiş destanı, ikinci yıl dönümünde perdede göremez miydik? Lütfen artık daha fazla geç kalmayalım.