Artık Afrin'de yaşananların sınırlı bir operasyon değil, emperyalist güçlere karşı verilen topyekun bir savaş olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorundayız. Bu, yeni bir İstiklal Savaşı'dır ve gün birlik, beraberlik günüdür.
Bu yolda şehitlerimiz var, olacaktır da... Yüreğimizin bir yanında onların acısını yaşamak, diğer tarafında mücadele için moral ve enerji depolayarak hayatımıza devam etmek zorundayız.
Karalar bağlayıp da düşmanın istediğini ona vermek, bize yaraşmaz.
Ancak, 'hassasiyet' göreceli bir kavramdır. Ben kimseyi normal hayatını sürdürdüğü için suçlamam, eleştirmem. Ama şehitlerin acısını yüreğinde yoğun bir şekilde yaşadığı için yani 'içinden gelmediği için' kendisine, hayatına çeki düzen veren, ağırbaşlı bir duruş sergileyenleri de alkışlarım.
11 şehit verdiğimiz geçtiğimiz hafta sonunda da bazı eğlence programları yayınlanmadı.
Bu kararı verenleri tebrik ediyorum.
Bundan üç yıl önce ben de benzer bir durum yaşamıştım. Beyaz TV'de sunduğum 'Medyatik' programı yeni sezona başlamak üzereydi. Yayına dört gün kala Güneydoğu'da PKK'nın sivil halkı katlettiği 6-7 Eylül olayları yaşandı.
Gencecik delikanlılar balkonlardan atılıp sokaklarda linç edilirken, içimden eğlenceli bir talk show programı yapmak gelmedi. Olmadı, yapamadım... Sağ olsunlar, kanal yönetimi de bu hissiyatıma saygı gösterdi.
'Medyatik'i, 'memleketin keyfi yerine gelene kadar' erteledim.
O günden beri ekranda yokum.