Musa Özalkan, Afrin harekatının ilk şehidiydi. Vasiyet etmişti, 'Benim şehitlik paramla Türkmen balalara (çocuklara) ana okulu yaptırılsın' diye. Devlet, şehidin sözünü yerde bırakmadı.
Onun adına hemen okul yaptırmak için harekete geçti.
Ancak şehidimizin birilerine borcu vardı. Karıştığı bir kaza yüzünden 109 bin lira ödemeye mahkum edilmiş, parası çıkışmayınca mahkemelik olmuştu.
Maaşına icra geldiği mesajı, vurulduğunda camı kırılan cep telefonuna tam da toprağa verildiği gün düştü. Mahalleli aralarında 60 bin lira topladı ama yetmedi. Ertesi gün gazetelere baktım, davacılar utanıp da icrayı kaldırmak için harekete geçmemiş; yani şehidin maaşı halen hacizli...
Haberi izleyince gözümde 'Bahtiyar Ölmez'deki bir sahne canlandı.
'Bahtiyar', yolda yürürken bir şehit evladı ile babaannesinin konuşmasına şahit olur.
Torun, bir oyuncak istemektedir.
Babaanne üzüntüyle paraları olmadığını söyler.
'Bahtiyar', hemen geri dönüp yanlarına gider, "Anacığım, alın şu parayı. Benim şehidimize borcum vardı" der. Kadın şaşırır: "Oğlum bana bundan hiç söz etmemişti.
Ne borcuymuş ki bu?" 'Bahtiyar', yanlarından uzaklaşırken gözleri dolu dolu mırıldanır:
"Vatan borcu anacığım, vatan borcu..." Show Haber sunucusu Ece Üner, 'şehit maaşına haciz şoku' haberinin ardından muhteşem bir yorum yaptı:
"Haciz işlemlerini yapanlar, önce kendi vicdanlarının üzerindeki haczi kaldırsalarmış keşke. Vatanı savunmak için canını veriyor; malını istiyorlar.
Biz biliyoruz ki şehitler ölmez. Ama insanlık ölmüş.
Başın sağ olsun Türkiye'm..." Tam da içimizden geçenleri söyledin Ece. Ağzına sağlık...