Bu hafta TRT 1'de yayınlanan 'Payitaht Abdülhamid'de bir sahne vardı ki, kitaplara ve tedrisata sığmayacak bir dersi üç dakikaya sığdırdı.
Tahsin Paşa, yolculuğu sırasında su molası vermişti. O sırada dağda namazını kılan bir çobanın duasına kulak misafiri oldu. Çoban, "Allah'ım beni koruduğun gibi, halifemiz Sultan Abdülhamid Han'ı da koru, devletini daim kıl, cennetinle müşerref eyle" diye dua ediyordu.
TAHSİN PAŞA: Amin...
ÇOBAN: Amin... Allah, amin diyenlerimizi çoğaltsın.
TAHSİN PAŞA: Duana hep Abdülhamid Han'ı da katar mısın?
ÇOBAN: Katarım elbet... Onun benden ricasıdır.
TAHSİN PAŞA: (Hayretle): Tanır mısın Sultan Abdühamid Han'ı? Kendisini gördün mü?
ÇOBAN: Buyrun oturun dilerseniz, anlatayım. Hazreti Ali, bir gün Hazreti Ömer'i telaş içinde yürürken görünce "Ya Emir el Mümin, nereye gidersin?" diye sormuş. Hazreti Ömer de "Develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum" demiş. Hazreti Ali, "İnan ki senden sonra bu ülkeyi idare edeceklere büyük bir yük bırakıyorsun. Herkes senin yaptığını yapamaz" demiş.
Bunun üzerine Hazreti Ömer şöyle cevap vermiş:
"Allah'a yemin ederim ki, Fırat kenarında bir kurt, bir kuzuyu kapsa, korkarım ki kıyamet günü onun hesabı da Ömer'den sorulur." Yıllar evvel benim kuzularımı da kurt kaptı. Ben de Halife'ye bir mektup yazdım ve bu hikayeyi anlattım. Bu gördüğünüz kuzuların hepsi bana Sultan Abdülhamid'in hediyesidir.
Bana bir de mektup gönderdi.
TAHSİN PAŞA: Koca Sultan senin derdini de mi gördü? Ne yazıyordu mektupta?
Çoban, göğsünde taşıdığı ve bir an yanından ayırmadığı mektubu Paşa'ya uzattı. Tahsin Paşa mektupta yazanları okurken, gözyaşlarına hakim olamadı:
"Halife Sultan Abdülhamid Han'dan, bana halifeliğimi hatırlatan gayrimüslim tebam Markar'a...
Ben senin kuzularını sana almaz isem Halife Ömer'in sözünü geri bırakmış olurum. Allah'a duam odur ki, kuzuların sana gelmeden benim canımı almasın. Eğer kuzular gelmez de mektup sana vasıl olursa, veliahtıma vasiyetimdir; Markar'a zayi olan kuzuları verilsin. Senin bende hakkın olduğu gibi benim de sende hakkım vardır.
İslam'ın adaletine sığınan Markar'ı, İslam'a davet ediyorum. İslam'ı kabul et ki, ferah bulaşsın. İslam'ı kabul et ki, Allah kıymetini artırsın.
Feraha kavuşman için dua ediyorum. İslam'ı seçersen, adın da Ömer Faruk olsun.
İslam ile müşerref olursan, kul Hamid'i de duandan ayırma..." Allah; Hazreti Muhammed'in (S.A.V.), Hazreti Ömer'in, Sultan Abdülhamid'in ve tabii ki Mustafa Kemal Atatürk'ün kılavuzluğunda ilerlemeye çalışanların yollarını açık etsin...