Emre Altuğ harika bir iş yaptı. Ölümsüz Yıldırım Gürses şarkılarını yorumladığı enfes bir albümle kulaklarımızın pasını sildi. 'Ölümsüz' demem lafın gelişi değil. 'Affetmem Asla Seni', 'Sonbahar Rüzgarları', 'Feryat', 'Güller Ağlasın', 'Gurbet', 'Dertliyim Arkadaş', 'Felek', 'Kırık Kalp', 'Çal Kanunum Çal' ve 'Son Mektup'... Aralarında 50 yıllık olanlar var. Peki hangisini unuttuk? Benim gibi orta yaşın üzerindekiler için her nağme, her kelime ayrı bir anı... En son Cenk Eren'in Tanju Okan şarkılarını seslendirdiği albümünde bu hisleri yaşamıştım. Aslında müzik dünyasındaki yeni beste kabızlığına şükretmek geliyor içimden. Herkes mecburiyetten 'eskileri' devşiriyor. İyi de yapıyorlar. Çünkü günümüzdekilerle kıyaslayıp 'gerçek şarkının' ne olduğunu hatırlıyoruz. Bu aralar müzik tesisatımdan çıkmayan ikinci bir CD daha var. 'Aşk ve Mavi'nin 'Refika'sı, şahane kadın Işıl Yücesoy'un 'Hayat Herkese Aynı' adlı single çalışması. Sözlerini duyunca, aynanın karşısına geçip muhasebe yapası geliyor insanın. Ancak endişelenmiyor da değilim. Işıl Yücesoy, 1980 yılında son albümünü çıkarıp müziğe veda ettikten 10 gün sonra 12 Eylül darbesi yaşanmıştı. 36 yıl sonra bir albüm daha çıkardı. Aradan bir hafta geçmeden 15 Temmuz'u yaşadık. Gel de şimdi kaygılanma!