İzmir Çiğli'de kreş servisinde unutulan 3 yaşındaki Alperen, dokuz saat kaldığı minibüsün içinde sıcak ve havasızlıktan öldü... Bir çocuğu dokuz saat boyunca serviste unutmak ne demek? Bu nasıl bir ihmaldir? Bu nasıl bir sorumsuzluktur? Sabahtan akşama kadar o çocuğun yokluğu, kreşte nasıl anlaşılmaz?
Alperen'in babasının sözlerini haber bülteninde güç bela sonuna kadar dinleyebildim. Yeni baba olmuş biri olarak ciğerim pare pare oldu. İnsan ister istemez empati yapıyor. Allah düşmanıma vermesin... Bu ne korkunç bir acıdır? "Zaten bir avuçtu çocuk. Ellerimle gömdüm. Onunla birlikte ben de girdim mezara" diyen babaya yürek mi dayanır?
Okul tuvaletindeki lavabo kırılır, minik çocuk altında kalıp ölür. Okulun demir kapısı yerinden çıkar, minik can feda olur. Servis minibüsü geri manevra yaparken öğrencisini ezip öldürür. Sonra olan biten, yeni bir faciaya kadar unutulur. Ama bu kez Alperen'i unutmayalım, unutturmayalım. Bakanıyla, savcısıyla, gazetecisiyle hep beraber bu işin peşine düşelim. Bunu 'milli mesele' yapalım ki, yeni Alperen'leri kurtaralım.
Daha üç gün önce 15 yaşındaki Eren için 'Asker ve polisin ölmesine alıştık. Bari çocukların ölümlerine alışmayalım' diye yazmıştım. Ne çare...