Karadeniz'in yaylalarında kahpe PKK kurşunuyla şehit düşen 15 yaşındaki Eren'in, sosyal medyada paylaştığı cümlesi günlerdir mıh gibi beynime çakılmış duruyor: 'Biri de çıkıp demiyor ki, Eren iyi ki varsın...'
'İyi ki varsın...' Günlük hayatta yerli yersiz kullandıkça, değerini azalttığımız bir cümle... Oysa anlamı o kadar derin ki... En özlü anlatımıyla 'Varlığın, varlığıma değer katıyor' demek. Bir insanın hayatına değer katıyor olmayı, önemsenmeyi, takdir edilmeyi kim istemez, buna kim ihtiyaç duymaz ki!
Sosyal medya ile sosyalleştiğimizi kimse sanmasın. Tam tersi; paylaştıkça, nasıl yalnız olduğumuzu daha çok hissediyoruz. 'Like almak' hayatın tek anlamı haline geldikçe, 'görülmeye, hissedilmeye, anlaşılmaya' duyduğumuz susuzluk, dudaklarımızı daha bir çatlatıyor. Bazen birinin bilerek, isteyerek, hissederek 'İyi ki varsın' demesi için ömrümüzü feda etmemiz gerekiyor. Eren gibi... Ne yazık...
Eren, babasını küçük yaşında kaybetmiş. 12 kardeşinin sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kalmış. Belli ki onca kalabalığın tam orta yerinde yapayalnızdı. Biri onu fark etsin, fedakarca katlandıkları için bir kişi de çıkıp sırtını sıvazlasın istiyordu. Onca yokluğun üzerine bir de kışı geçirmek için evine koyduğu birkaç çuval un, PKK'lı teröristler tarafından çalınınca isyanını eyleme döktü. Aldı askerleri, getirdi evinin önüne... Kurşunlara geldi o anda. Yanındaki astsubay ile beraber vurulup şehit düşerken bile uyarıyordu askerleri: "Yere yatın komutanım..."
Sonra?.. Sonrası malum... Vicdan sahibi her yürekten Eren için aynı ses yükseldi: 'İyi ki varsın...' Oysa geç kalmıştık. Eren zaten kahramandı. Yokluk içinde 14 nüfuslu ailesine bakarken de ona 'İyi ki varsın' demeliydik; şehit olmasını beklemeden...
Şimdi etrafınıza daha bir iyi bakın. Yakında, uzakta 'İyi ki varsın' cümlesini hak eden kim varsa, esirgemeyin. Kimsenin 'eren'lere karışmasını beklemeyin. 'Keşke'lerin girdabına savrulmadan önce, söyleyin...