Bu köşenin müdavimleri, Başakşehir'i 'ikinci takımım' olarak ilan ettiğimi, turuncu-mavili ekibe büyük sempati beslediğimi, kendimi onların taraftar grubu Bozbaykuşlar'dan biri olarak gördüğümü bilirler. Yeniden kulübe dönen hocaları Abdullah Avcı'ya duyduğum büyük sevgi ve saygı da bu sempatinin artmasının en büyük etkenlerinden biriydi. Ne yalan söyleyeyim, gönülden istedim ki Başakşehir bu yıl dört büyükleri geride bırakıp şampiyon olsun...
Evet, cümlelerin 'Ama...' ile devam edeceğini tahmin etmişsinizdir.
Yanılmadınız.
'Ama' son Rize maçından sonra çıkan olaylarda başta milli futbolcularımız olmak üzere Başakşehir kafilesinin giriştiği a Spor muhabiri ve kameramanını linç girişimi, bendeki tüm güzel duyguları öldürmeye yetti. Düşünün, bir yanda tek suçları görevlerini yapmak olan gazeteciler, diğer yanda her gün dört-beş saat antrenman yapan, kas yığınına dönüşmüş 10-15 'sözde' sporcu. Kırılan kameralar, parçalanan gömlekler, şişen yüzler, patlayan gözler... Haydi ahlakınız buna elverdi diyelim, peki o uçan tekmeleri atarken vicdanınız da mı sızlamadı?
Emre'ye tel örgülerin arkasından bir taraftar küfür etmiş. Emre, tel örgülere tırmanarak o taraftara karşılık vermiş. A Spor'cular da bu anları görüntülemek isteyince, linç girişimi yaşanmış. Sevgili Emre kardeşim, bunca yıllık profesyonel sporculuk yaşamın sana eğer 'küfre karşı kulaklarını tıkamayı' öğretememişse, pek yazık...
Bilmelisin ki, bu köşenin yazarına her gün onlarca küfür ve hakaret içeren mesaj geliyor.
Her birinin sahibinin üzerine yürümeye, karşılık vermeye kalksam, yazı yazmaya vaktim ve enerjim kalmaz.
Hiç unutmam, 80'li yılların ortalarıydı. Üniversite takımının kalesindeydim.
Karagümrük Stadı'nda turnuva maçı oynuyorduk.
Bizden sonra da Karagümrük ile Vefa arasında bir maç oynanacaktı. Tribünler tıklım tıklım doluydu. Beni hayatında ilk kez gören, belki de hangi takımda oynadığımı bile bilmeyen kale arkasındaki seyirciler, başladılar bana ana avrat küfretmeye.
20'li yaşlarımın başındaki ben, hiçbir profesyonel tecrübem olmadığı halde 90 dakika boyunca o küfürlere dayanmayı başarmış, hatta daha çok motive olarak hayatımın maçını oynamış, karşılaşma sonunda hepsini fena halde utandırmıştım.
Sevgili Emre, Volkan, Ufuk, Yalçın ve olaylara karışan diğerleri... (Emre her ne kadar linç girişimine katılmasa da olayların başlamasına neden olan kişiydi) Nezdinizde ne kadar önemi var bilmiyorum ama sizin yüzünüzden Başakşehir bir taraftarını kaybetti...
Başakşehir yönetiminin iki 'görece ünlü olmayan' futbolcusunu kadro dışı bırakması, topluca Balmumcu'ya gelip a Spor ekibinden özür dilemeleri de bu gerçeği değiştirmeyecek.