Bu kışın büyük bölümünü geçirdiğim Kuzey Ege, bir gazetecilik cenneti. Hangi taşı kaldırsanız, altından bir 'özel haber' çıkıyor. Bu yıl bu köşede Edremit'ten, Akçay'dan, Altınoluk'tan, Küçükkuyu'dan pek çok haber okumanızın sebebi de bu. Sonunda buralar bana meslek hayatımda ikinci kez bir arkeoloji yazısı yazdırdı.
(İlki, insanlık tarihini değiştiren Göbeklitepe ile ilgiliydi.) Çok şükür ki, yaşadığımız toprakların her metrekaresinden tarih ve medeniyet fışkırıyor.
Ben de Altınoluk'a gidip gelirken yanından defalarca geçtiğim Antandros kazı bölgesinin aslında Göbeklitepe gibi tarihin akışını değiştirecek bir medeniyeti barındırdığını, tesadüfen tanıştığım Antandros Derneği Başkanı Gülçin Cömert sayesinde öğrendim.
Meğer Altınoluk'ta Efes antik kentini neredeyse üçe katlayacak bir kültür hazinesi gün ışığına çıkarılıyormuş. 17 yıldır süren kazı çalışmalarında 'tarih hazinesi' olarak nitelenebilecek müthiş bulgulara ulaşılmış.
Ve, arkeolojiye ilgi duymayanları da bu yazıyı okumaya teşvik etmek için başlığa çıkardığım olaya gelelim. Bölge, Arnold Schwarzenegger'in sinemada canlandırdığı ünlü çizgi kahraman Conan'ın kavmi olan Kimmerler'e de evsahipliği yapmış. Göçmen kavim Kimmerler, kafileler halinde güneye inerek Kafkasya üzerinden Doğu Anadolu'ya gelmişler.
Daha sonra savaşarak batıya doğru ilerlemişler. Lidya'yı tehdit ettikleri yıllarda Edremit Altınoluk'taki tarihi Antandros kentini mesken tutmuşlar. Yani şu bildiğiniz Conan var ya, hah işte o, Altınoluklu. Hem de içinden... Ayrıca İda Dağı, dünya üzerinde ilk güzellik yarışmasının yapıldığı coğrafya olarak biliniyor. (Buradan eş seçmekle nasıl akıllılık ettiğimi görüyor musunuz?) Antandros sadece Conan'a ve güzellik yarışmalarına evsahipliği yapmamış. Bir dönem dünya tarihine ve coğrafyasına yön veren Roma İmparatorluğu'nu kuranları da barındırmış.
Evet, yanlış okumadınız. Roma ve daha sonra Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nu kuranlar, Altınoluk'tan yani o zamanki ismiyle Antandros'tan gemilerle İtalya kıyılarına göç eden eski Truvalılar'mış. M.Ö.
1. yüzyılda yaşayan Romalı yazar Publius Vergilius Maro tarafından kaleme alınan Aeneas Destanı işte bunu anlatıyor.
Tanrıların emri doğrultusunda yanmakta olan Troya'dan (Truva) yeni bir yurt kurmakla görevlendirilen Aeneas, İda Dağı'nı (Kazdağları) aşarak Antandros'a (Altınoluk) gelir.
O dönem, Kazdağları'nın eşsiz kerestelerini kullanarak gemicilikte ilerleyen Antandros'ta kendine minik bir donanma oluşturarak, İtalya'ya doğru yola çıkar ve İtalya'nın güneyindeki Castro'ya ulaşır. O Aeneos ki, Roma İmparatorluğu'nun kurucusu Augustus'un soyunu dayandırdığı kişi, yani Roma'nın gerçek babasıdır.
Şimdi Aeneos'un izlediği o rotaya yeniden yelken basılacak.
Aeneas Rotası adı verilen bu proje kapsamında inşa edilecek iki antik gemi ile Altınoluk'tan yola çıkılıp Aeneas'ın uğradığı dört ülkedeki 21 liman ziyaret edilerek, en son Castro'ya çıkılacak.
Uğranılan her limanda hem Anadolu kültürünü, hem de Roma medeniyeti öncesini tanıtacak kültür ve sanat etkinlikleri düzenlenecek. Bu konudaki uluslararası çalıştay ise yine Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın himayesi, Edremit Belediye Başkanlığı'nın önderliği ve Antandros Derneği'nin özverili mesaisiyle 3-7 Mayıs tarihleri arasında Edremit'te gerçekleştirilecek.
Ayrıca, Aeneas'ın Truva'dan Altınoluk'a seyahati sırasında kullandığı tarihi yolun bir bölümü de turizme açılacak.
Bölgeye gelen turistler, o dönemin giysileriyle bu yürüyüş yolunu 'muhafızların refakatinde' adımlayacak.
Eminim; Antandros'un tarihi önemi anlaşıldıkça, ülkemiz, tıpkı Efes gibi tarih turizmi açısından son derece önemli bir cazibe noktasına kavuşacak.
Keşke şu kavga gürültüyü bıraksak da, Allah'ın bize bahşettiği bu güzelliklerin tadına varsak...