Salı gecesi ilk bölümü yayınlanan Kanal D dizisi 'Kara Yazı'da 'akıl uçuran' tesadüfler ve saçmalıkları yazmadan geçemeyeceğim.
Cinayeti kaydeden genç, 200 bin taksinin gezindiği İstanbul'da bine bine, olayı araştıran taksicinin arabasına biniyor! Taksi şoförü, nasıl oluyorsa onun arka kapıyı açıp kaçabileceğini hiç aklına getirmeden(!) direksiyona oturuyor.
Aileden para koparmak için onlarla halka açık, kalabalık bir yerde buluşmayı kabul eden şantajcı, ünlü Mısır Çarşısı'na geliyor. Ama o da ne? Gün ortası olmasına rağmen çarşıda kimsecikler yok. Esnafın çoğu kepenk kapatmış, açık olanların sahipleri de ortada yok. Dahası, o günün her saatinde hınca hınç dolu olan çarşıda bir tek müşteri dahi yok. Anlıyoruz ki; nüfuzlu aile, parayı bastırıp koca Mısır Çarşısı'nı kapatmış! Kimseler olmadığı için de şantajcıyı orada öldürüp görüntüleri alıyorlar tabii...
Hadi esnaf ile müşterileri anladım da, her gün çarşıda cirit atan güven timlerini filan nasıl uzaklaştırdılar, güvenlik kameralarını nasıl etkisiz kıldılar; onu bir türlü aklım kesmedi. Bu arada kızı, ana caddeden kaçırıp otomobiline atarak cinayet mahalline götüren genci hiçbir MOBESE kamerası da mı kaydetmedi? Dahası da var ama ben yazmaktan sıkıldım.
Seyircinin aptal yerine konulması, 'Kara Yazı'mız oldu sanki...